Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlan-ı aşk
Pür ateşim, açtırma benim ağzımı zinhar Zalim, beni söyletme derunumda neler var.
Sayfa 332Kitabı okudu
Ben'in son batışını aramak insanın ayrıcalığıdır ve insan için sevmek, kaderi kabul etmektir, onun için sevmek, en gizli olanın farkına varmak, bilenebilir olmayan geleceğin ve unutulmuşluğa gömülmüş geçmişin gizliliğini bir bütün olarak kabul etmektir. İnsan için kendi unutulmuş geçmişi ve karanlık geleceği olarak sevilen gerçek varlık, içinde taşıdığı kendisi için ulaşılmaz olmasına rağmen, sevgiyi paylaşmak için, en gizli olanı açarak, en derin çukura gömülmüş Öz-Ben'i severek ve sevilmeye hazır olarak açıklamak istediği gizliliğin kabuğundan başka bir şey değildir. Aşk, en gizli olanı keşfetmeye çalışır ve en gizli olanı sunarken, nefret gizli ilan hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir şeyin özüyle ilgilenmez, geçmişle, gelecekle, kaderin gizlilikleriyle ilgilenmez, o sadece gerçek olandan, yüzeyden, görünür biçimde var olandan nefret eder. Sevgi, yorulmak nedir bilmeden, tekrar tekrar en gizli olana ulaşmaya çalışırken, nefret, sadece en görünür olanı, öyle bir istisnasızlıkla görür ki, bütün korkunçluğuna ve acımasızlığına rağmen nefret eden iblis, gülünç ve acemi bir etki yaratmaktan kendini kurtaramaz. Nefret eden, büyüteç adamıdır, birinden nefret ederken, onun yüzeyini, nefret ettiği o başın üzerinde rüzgarın hareket ettirdiği saç telinden, ayak tabanına kadar her şeyini bilir. Bilgi almak istiyorsanız nefret edene başvurun, fakat bilmek istiyorsanız sevene.
Reklam
"Aşkın mantığı var mı ki?" Yağız onu yalnız bıraktığım yatakta oturmuş bana bakarken sanki dudakları ilan-ı aşk etmemişçesine rahattı. Bense onun aksine şaşkın... Hırçın davranmaya hazırladığım bedenim benden bağımsızca hafif hafif titrerken yarı açık dudaklarım ve kalkık kaşlarımla minik bir adım geriledim. "Ben abin kadar sabırlı bir adam değilim. Sende Leyla gibi tüm dünyanı içine taşıyan bir kadın..." Yağız karşıma dikilirken bir adım daha geriledim. "Sana dair hissettiklerimi azarlayıp susturmaya cağım Lena. Ben susarsam başkası konuşur çünkü. Başkasıyla konuşma ihtimaline olurum yok benim!" Dedi tek düze sesinin aksine tehditkar bir tonla. "Sen kabul et yada etme. Sev ya da sevme." Parmağıyla kendisi kalbini dürten çocuk beni duvarda kıstırırken endişe ve meraktan titreyen çenemi yakaladı ve yere diktiğim gözlerimi kendilerininkinin hizasına çıkardı. "Ben senin adını düşündüğüm zaman bile burası deli oluyor." tekrar kalbini gösterdi. "Seni benle gel diye zorlayamam. Ama gelirsen beni dünyanın en mutlu çocuğu yaparsın. Öte yandan...Gelmezsen yani" Elleri saçlarımın uçlarını oynarken sesi hafifte olsa bir öz güven kaybına uğraşmış gibiydi. "Ben akşam babasının çikolata getirmesini bekleyen o yaramaz velet olurum . Benim hiç gelmeyen acı çikolatam olursun Lena..." Kız Kurusu - Hale Bilgiç
Kız Kurusu KitabıKitabı okudu
İlân-ı aşk makamından bir mısrâ, Yeşerip,kımıldar içimde. Düşer aklıma gözlerin...
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
İlan-ı aşk
'' Seni tanıyalı bir yıl bile olmamışken nasıl oluyor da binlerce yıldır sevgine hasretmiş gibi hissediyorum ?''
Reklam
Merhaba
Gün açar, Karın verir yağmurlu toprak. İncesu Deresi, merhaba. Saçakta serçeler daha çılgındır, Bulutlarda kartal, Daha çalımlı. Koparır göğsünden bir düğme daha, Tezkere bekliyen biri.
Genç bayraklar vardır, Barış düşünür, Kuyularda işçi, mavilikleri. Yirmidört saat Ve seni düşünürüm, Karanlık, hırslı... Seni, cihanların aziz meyvası. İlan-ı aşk makamında bir mısra, Yeşerip, kımıldar içimde, Düşer aklıma gözlerin...
Merhaba
Genç bayraklar vardır, Barış düşünür, Kuyularda işçi, mavilikleri. Ben hepsini düşünürüm, Yirmidört saat Ve seni düşünürüm, Karanlık, hırslı... Seni, cihanların aziz meyvası. İlan-ı aşk makamından bir mısra, Yeşerip, kımıldar içimde, Düşer aklıma gözlerin...
Sayfa 27 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Nefs-i emmâre ve onun esiri ben meydanda bulunuyorduk. Aşk, ejderhasını bize doğru çevirdi. Gayet lâtif ve lâubâli tavırla: -Ey emmâre! Bana da karşı duracak mısın? dedi. Emmâre, ona karşı büyük bir hürmet göstererek filden yere indi. Aşkın önünde diz çöktü. -Sen, herkesin olduğu gibi benim de efendim, velinimetimsin. Aczimi ilan ederek, işte sana secde ediyorum, dedi.
Reklam
Eski aşkları asil yapan, sanırız biraz da aşk u alakanın gizliliği ve daima edep sınırlarında kalmasıymış. Hani senedisahih olmasa da bir hadis-i şerifte buyurulmuştur ya: "Aşık olup da aşkını gizlemekle beraber iffetini muhafaza ederek ölen, şehittir." Bu bakımdan Şark'ın klasik aşıkları, şimdilerin "Nereni nereni .." ile başlayan şarkılarla ilan-ı aşk eden gençlerine göre birer aşk şehididirler.  
Genç bayraklar vardır, Barış düşünür, Kuyularda işçi, mavilikleri. Ben hepsini düşünürüm, Yirmidört saat Ve seni düşünürüm, Karanlık,hırslı... Seni, cihanların aziz meyvası. İlan-ı aşk makamından bir mısra, Yeşerip, kımıldar içimde, Düşer aklıma gözlerin...
Bugüne dek çok kez ilan-ı aşk ettim ama burada tüm bu deneyimlerin hiçbir yararı yok, çünkü bu aşk ilanı çok özel bir tarzda yapılacak.
Sayfa 48 - epubKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.