Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiperkomünikasyon
HUZUR anında hiperkomünikasyon gerçekleşiyor dersem "huzur-hazret-hazreti ve hızır" kelime ve kavramlarının neden kullanıldığı belki size daha fazla anlam ifade eder. Bilgi tektir... Hangi amblemi taşırsa taşısın kâinat sistemi "sulh- sevgi-teslimiyet-selim-selam" frekansıyla interaktif hale gelir ama elbette algı manipülasyonu bizim iletişim ağımızı fena halde kısıtlamış durumdadır. Gücümüzden uzaklaştırılmak için "stres, kaos, kaygı, şüphe, haset, savaş" gibi tam zıt haller yaşatılmalıdır ki bizim hiperkomünike halimiz engellensin.
Sayfa 447Kitabı okudu
ALGILAYAN BİREY İLE İLGİLİ ÖZELLİKLERİ
İHTİYAÇLAR: Bireylerin ihtiyaçları hangi uyarıcılara dikkat edecekleri ve algılayacaklarını belirleyen önemli etkenlerden biridir. BEKLENTİLER: Bireylerin beklentileri ile ilgili olan uyaranların algılanma ihtimali diğerlerinden daha fazladır. İLGİLER: Bireyin ilgi alanına giren uyaranların algılanma olasılığı ilgisini çekmeyen konulardan daha fazladır. ÖĞRENME: Geçmiş öğrenmeler algılanacak uyaranları seçerken etkili gibi, algı süreçleri anlamlandırma da oldukça etkilidir. İNANÇLAR: Bireylerin sahip olduğu değer yargıları, inançlar algılama süreci üzerinde etkili olan faktörlerden biridir.
Reklam
Duyum ve Algı
DUYUM Alıcı organları (duyu organları) iç ve dış uyaranlar sinir sistemine iletmesi ile meydana gelen nörofizyolojik süreçler duyum olarak adlandırılmaktadır.
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
İnsanların kendi algı, yargı, kemikleşmiş inançlarından oluşan bir duvarları var ve sizinle o duvarın arkasından iletişim kuruyorlar. O duvarı kişi kendi istemedikçe yıkmıyor, inceltmiyor. Siz ne yaparsanız yapın. Her ilişki türü için bu böyle.
Yumuşak güç, bir ülkenin kültürünün çekiciliği, siyasi ideal- leri ve politikaları gibi birtakım unsurlarla bağlantılıdır ve kısaca çekici güç olarak ifade edilebilmektedir. 415 Uluslararası siyaset- te, yumuşak güç, kaynakları büyük ölçüde bir ülke ya da yönet- sel kurumlarının kültürel değerlerinden, iç uygulamaları ve poli- tikaları aracılığıyla belirlediği örneklerden ya da başkalarıyla olan ilişki biçimlerinden ortaya çıkmaktadır. Yumuşak güç; kül- tür, siyasi değerler ve kurumlar gibi maddi olmayan varlıklarla, meşru ya da meşru olarak görülen yönetsel politikalarla ilişkili- dir416. Buna göre yumuşak güç kullanımında baskı ve tehditlere yer yoktur, çekici unsurlar ön plandadır. Örneğin Amerika Bir- leşik Devletleri'nin imajı ve başkaları tarafından çekici olarak algılanması, bu ülkenin kültürü, iç ve dış politikası, iletişim yön- temleri ve stratejileri ile ilgilidir. Yıllar içerisinde, bu unsurların yumuşak güç üretmesi sonucunda Amerika, diğer ülkeleri zor- lamak yerine onları kendisine çekerek istediği sonuçları elde etmiştir. 417 Amerika'nın yumuşak gücüne; Hollywood sineması filmleri, hamburger gibi hazır yiyecekler ve Coca Cola gibi içe- cekler, Microsoft'un işletim sistemleri örnek olarak verilebi- lir.418
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Hindistan’ın Madanapalle kentinde doğan Krishnamurti’yi C.W. Leadbeater keşfetmiştir. Daha onüç yaşındayken Teosophical Society tarafından da dünya öğretmeni seçilmiştir. Konuşmaları ve yazıları herhangi bir dinle bağlantılı da değildir. Mesihlik yakıştırılmış olmasına rağmen bunu hiçbir zaman kabul etmemiştir. Kendisini hiç bir zaman bir otorite olarak görmemiş ve çevresinde müritlerin oluşmasına izin vermemiştir. Yaklaşımı bir birey olarak başka bir bireyle iletişim kurmak üzerineydi.  Eserleri dünyayı dolaşarak yaptığı konuşmalardan başkaları tarafından derlenmiştir.  Konuşmalarında bireyin yaşamla bütünleşerek gerçeğe, hakikate ulaşabileceğini, farkındalığı anlatmıştır ömrü boyunca. Söyleşilerinde önce insanları dinleyip, sonra konuşmuştur yani konuşan ile dinleyiciler arasında ki iletişimin gelişmesi adına.  Krishnamurti, 1929’da Aldous Huxley’in tanımına göre “içten gelen bir otorite”ile topluluklara konuşmaya başladı. Gerçeği ve özgürlüğü arayışında sergilediği güç, konuşmalarının ve diyaloglarının milyonlarca nüsha basılmasına, kırktan fazla dile çevrilmesine neden olmuştur. Kitapta yılın her ayında, yeni bir temanın yedi gün boyunca işlenmiş yazıları, benlik, korkudan özgürleşmek, bilinç-bilinçdışı, zihin, din, Tanrı, meditasyon,  zihin, olağanüstü görüş, sözcüklerin ötesine geçmek, algı gibi... ve daha bir çokları yer almaktadır.  Bu kitap eğer kişisel gelişim türü ise, kişisel gelişimin çok çok ötesinde bir eserdi. Muhteşemdi, mükemmeldi. Kesinlikle okumanızı öneriyorum. Kitap ve sevgiyle kalın...
Yaşam Kitabı
Yaşam KitabıJiddu Krishnamurti · Omega Yayınları · 201762 okunma
Propaganda sözcüğünün kökeni Latincede propaguredir. Propagare bitki filizlerinin yeni bir bitki elde etmek İçin toprağa dikilmesi anlamına gelir. Bu kapsamda propaganda, belirli bir fikir ve düşünceyi yaymak ve yerleştirmek manası için kullanı- lan bir kavramdır. 164 Günümüzde yalan haber ya da çarpıtma gibi olumsuz bir çağrışıma ve anlama sahip olan propaganda, belirli bir hedef kitlenin duygularını, düşüncelerini, tutumlarını ve davranışlarını istenen şekilde ve belirlenen amaçlar doğrultu- sunda etkilemek veya değiştirmek için hazırlanan bilinçli mesaj- ların, uygun ve doğru iletişim kanallarıyla hedef kitlelere iletil- mesidir. 165 Buna göre propagandayı, kamuoyunu belli bir ideo- lojiye yöneltmek, bu ideolojiyi benimsetip taraftar toplamak ve ona meşruiyet kazandırmak için düşünce ve davranışları etkile mek amacıyla planlanan mesajlar bütünü olarak tanımlamak mümkündür.
İnsanlarda iletişim sorunları
Şöyle saçma sapan bir algı var ve bu böyle de sürecek galiba.. " mesajlara, aramalara vs geç döneyim de değerli olurum daha çok değerim bilinsin ne bileyim aurası yüksek görüneyim gibi gibi şeyler.. İşinin olması ayrı insanlık hali sonuç olarak, ama bu saydığım maddeleri kasıtlı olarak sergilemeniz ap ayrı.. Karşı taraf ne düşünür biliyor musunuz? İletişim sorununuzun olduğunu düşünür. #M.T
Algı aldatıcı bir kavramdır bir kişi hiçbir zarar verici niyeti olmadan bir konu üzerinde entelektüel olarak münazara yapar veya da tartışabilir. Fakat karşısındaki kişi bu tip bir iletişim ve kendisine zarar verme isteği olarak algılayıp kendini bir kavganın ortasında kalmış gibi hissedebilir ve fikirleri yerine mi ihtiyaç duyabilir bazen münazara içindeki insan karşısındaki insanın üzdüğünü ve kavga etmeye başladığını epey zaman sonra fark edebilir.
Reklam
3 | İnsanoğlu Algı Dünyasında Yaşar
Burada söz konusu ettiğimiz algılama özgürlüğü, tüm özgürlüklerin temelinde yatar. Algılama özgürlüğü olmayan bir insanın, bireysel ve sosyal özgürlüğünden söz edemeyiz |
Bilgilenmek… Bazı “bilgiler” bizi dönüştürebilir. Genellikle bunu az yahut çok “inançlarımızı” değiştirebildikleri için yapabilirler. Fakat buradaki güç, o bilgilerin kendisinde değildir; esas güç, değişmek ve dönüşmek isteği taşıyan alıcı zihindedir. Halinden memnun olmayan, gelişmeye çalışan, kabuğundan çıkmaya çabalayan insanların zihinleri,
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Yazı
yazı yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir düşünce olanağı, bir düşünme ortamı­dır; insanın düşünme düzeneğine özel bir biçim ve­rir, en azından algının değerlendirilmesini olanaklı kılar. Görsel-işitsel algı, eşzamanlı etkisi dolayısıy­la, insana düşünme olanağı tanımaz neredeyse, çün­kü insan zihni bu sırada edilgendir. Edilgen zihin, görüntü ve sesin hızı karşısında, algılamanın her­hangi bir anını durdurup değerlendirme, tartışma ve eleştiri olanağından yoksundur. Bu hız, mesajı, değerlendirme ve eleştiri karşısında korur. Gazete ve kitabın yerini görsel-işitsel aracının aldığını dü­şünelim: O zaman insan dili yazılı boyutlarını yiti­recek, dilin zenginliği olan engebeler, yananlamlar, çağrışımlar, görsel-işitsel aracı tıpkı bir greyder gibi yükseklikleri tıraş edip çukurları dolduracağ! için, ortadan kalkacak ve dil çizgiselleşecektir. Görkemli bir şiirsel imgeyi, çarpıcı bir roman cümlesini alım­layan okurun, bir an durup bu algıyı imgeleminde mayalandırmasının hazzı ortadan kalkacaktır. Bu ancak bir başlangıç: Daha sonra insanın zihinsel ya­pısı da değişecektir. Oysa okuma eylemi, sevişme eylemi kadar bireyseldir, içe dönüktür, en azından onun kadar düşünsel ve duyusal yoğunlaşma ister. Okuma eylemi ve sevişmenin zaman ölçeği saniye, dakika ve saat değildir, görünmez çarpanları, eksi­leri ve artıları vardır. Üstelik bu sonsuz zamanın efendisidir yazıyı okuyan insan. .....
Algı
Duyduğunuz şeyi süzgeçten geçirin, gördüğünüz şeyi ayırt edin, sizde ne ifade ediyorsa ona hitaben beğenin ya da reddedin. Sizin düşüncelerinizi yansıtan şeyleri kopya etmeyin. Bizzat kendiniz ifade edin, açıklayın zira bana kalırsa insan bir şeyi açıklarken ya da anlatırken birkez daha düşünüyor ve doğru olup olmadığını ikinci kez süzgeçten geçiriyor. Kendisine giydiriyor ve duruşuna bakıyor şayet bir eksik bir fazla geliyorsa geri çıkarıyor. Tartı önemli bir meteryal insan ancak denge durumunda mantıklı davranabiliyor. Şu koca alem ile mutlaka bir iletişim kuruyor. Kurmasa olmaz dünya bu uyum üzerinde dönüyor. Bir keşif var ya hep biri insanın kendi özüne diğer evrene dair. İşte bu iki tür keşif birbirleri arasında uyumu sağlıyor. Denge ve uyum dedimse başka bir çifti de insan kendi içinde saklıyor. Ruha bedenden bir pencere açılmayınca bakın nasıl da daralıyor. Ruh bedeni, kalp aklı bir şekilde tamamlıyor hangisi ağır bassa manevi bir kusur ortaya çıkıyor ve yine bana kalırsa manevi yaraların tesiri çoğu zaman beden de vücut buluyor. Çok düşünmemek gerek değil özünde çok düşünmek gerekiyor. Zira insanı düşünememek yoruyor. Düşünün ifade edin çünkü günümüzde malesef şahsiyetin beli doğrulmuyor.
507 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.