Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geoffrey Chaucer ve İngiliz Edebiyatı (Başlarken)
Milton ve Shakespeare’le birlikte İngiliz edebiyatının üç devinden biri olan Geoffrey Chaucer tahminen 1340-43 yılları arasında doğmuştur. Babası John Chaucer adında bir şarap tüccarıdır. Chaucer adının geçtiği ilk yazılı belge Ulster kontesi Elizabeth’in 1357 tarihli harcamalar defteridir. Bu defterde, bu isimde bir içoğlanına (page) elbise
Ne ilginç bir hikâye! Geleceğimiz gerçekten de geçmişimizde saklı!
Sayfa 216
Reklam
kısa bir hikaye
Yaşamımızı önemli ölçüde etkileyen inançların bir diğer ilginç yanı da, akılcı düşünce veya mantık kuralları ile değiştirilmelerinin hemen hemen olanaksız olmasıdır. Bununla ilgili Abraham Maslow tarafından aktarılan oldukça eski bir hikâye vardır. Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle yemek dahil hiçbir yaşamsal aktiviteye katılmayan akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen ölü olmadığı konusuna bir türlü ikna edilememiştir. Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir. Hasta bu soruya “Tabii ki kanamaz. Çünkü ölülerin tüm vücut fonksiyonları durmuştur.” diye yanıt verir. Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi oldukça ilginçtir : “Lanet olsun… Ölüler de kanarmış”
Sayfa 122Kitabı okudu
İnsanların bu zenginliğin farkında olmamasına da şaşıyorum. Bence hayatın içinde insan yüzlerini izlemek kadar ilginç bir ikinci şey yok. Bence insanın bir ruhu varsa onu ancak yüzünde görebiliriz
Mutluluk nerede saklı?
Yunan mitolojisinde mutluluğu nerede aramak gerektiğini özetleyen çok güzel bir hikâye vardır. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağı'nda geçen bir hikâye bu. Tanrılar Olympos Dağı'nda toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı almışlar. Insanlar bulduğu zaman onu, kıymetini bilsin istemişler. Tanrılardan biri onu yüksek bir dağın tepesine saklayalım demiş. Diğeri yerin yedi kat dibine gömelim ki erişemesinler diye önermiş. Bir diğeri okyanusun en derinini göstermiş. Nihayet bir tanrı en ilginç fikri sunmuş: Mutluluğun sırrını insanların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmezler!
"Hayatta epey üniversiteli, genç bilimadamı, pek çok aktör gördüm. Ne diyeyim? Bir defa olsun bir dâhi, üstün bir yetenek, hatta sadece ilginç bir insana rastlayamadım. Hepsi donuk, yeteneksiz, küçük dağları kendilerinin yarattığını zanneden insanlar..."
Sayfa 50 - CanKitabı okudu
Reklam
Evliya Çelebi
Evliya Çelebi Seyahatname'de kış soğuğu ile meşhur Erzurum'u yöre halkından duyduğu hikaye ile anlatır: "Erzurum'da kış öyle sert olur ki insanların dilinde bir darbımeseldir ki (hikayedir) bir dervişe sorarlar: - Nereden gelirsin? -Kar rahmetinden gelirim, der. - O yer hangi diyardadır? derler. -Soğuktan Ere-zulüm olan Erzurum'dur, der. - Orada kışa rastladın mı hiç? derler. Derviş: - Vallahi on bir ay yirmi dokuz gün orada kaldım, bütün halkı yaz gelecek dediler amma ben görmedim, der." Evliya Çelebi
560 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.