Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatta epey üniversiteli genç bilim adamı pekçok aktör gördüm. Ne diyeyim? Bir defa olsun bir dahi üstün bir yetenek hatta sadece ilginç bir insana rastlayamadım. Hepsi donuk yeteneksiz küçük dağları kendilerinin yarattığını zanneden insanlar.
Bu anlatacaklarimdan aşka meşke bir köprü kurmaya çalıştığımı düşünmeni istemem, sadece biraz konuşmak istedim Osman. Insan her seye alışıyor. Bu iyi mi, kötü mü halen bilmiyorum ama işe yaradığı kesin. Seni görmeden yasayamayacgimi sandığım, kalbimin ağrısından uyuyamadığım gunler coktan geride kaldı. Ama yine de, nadiren de olsa, ilginc seyler oluyor ve eski alışkanlıklarla ilk iş telefona sarılıp sana anlatma ihtiyacı duyuyorum. Ayrılığın en kötü tarafı şahidini kaybetmek sanırım. Birileri bilmeyince, bazi seyler hic yaşanmamış gibi oluyor çünkü. O yuzden izninle biraz anlatmak istiyorum Osman.
Reklam
"'Hafıza ilginç bir şeydir,' diye karşılık verdi Elijah. Buna defalarca şahit olmuştu. Nesiller boyunca unutulmayan kinler ve hemen ertesi gün unutulan iyilikler vardı."
Sayfa 274Kitabı okudu
Finlandiya'da geçirdiğim sürece, ABD'de anlatılan, vasatlığımız için çocukların geçmişlerini ve yaşadıkları mahalleleri suçlayan çeşitlilik hikâyesinin, fonlamada yapılan eşitsizlik kadar zehirleyici olduğunu düşünmeye başladım. Bu, hikâyenin yanlış olduğu anlamına gelmiyordu ancak özünde bir kadercilik yatıyordu. ABD'de çok fazla
Ne ilginç bir hikâye! Geleceğimiz gerçekten de geçmişimiz de saklı! İyi bakmayı bilebilsek, bakınca görmeyi becerebilsek, bir falcı gibi okurduk kaderimizi.
Sayfa 216Kitabı okudu
İnsan kendisini birine vermeden ona nasıl sahip olabilir? Her şey buna dayanıyor. Bu akşam P. ile aramda geçen konuşmaya göre, ben sahip olunan biriyim, çünkü bir kadına ait olmak gibi ilginç bir rolü oynamaktan zevk alıyorum. Efendiliğimi bilip hakkımmış gibi telaşsızca bunun tadını çıkarmaya bakmalıyım. O zaman daha çok sevilirim. Ama bundan daha çok hoşlanır mıyım? Ne zaman ben sahip olduysam, bundan hiçbir tat almadım. Aynı hikâye. Öyleyse belli etmeden kendimi vermeliyim. Ama insan böyle hesaplı kitaplı şekilde sevişebilir mi?
Sayfa 470Kitabı okudu
Reklam
Arka kapak yazısı... Gerçek bir hikaye ...
"Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?" Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg'da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar. Kısa bir süre içinde ona katılanların Sayısı gitgide artar ve "Dans Vebası" tüm şehri esir alır. Binlerce insan yaşadıkları ağır travmalar sonucunda bilincini yitirip ölene dek dans eder durur. İntihar Dükkanı'nın yazarından, "kurgu hikâyelerden çok daha delice bir gerçekliği anlatan" masalsı bir roman...
Bir Kızılderili ile Astronot arasında geçen ilginç olay;
Bir gün eğitim esnasında astronotlar yaşlı bir Kızılderiliyle karşılaşır. Adam orada ne yaptıklarını sorar. Astronotlar kısa süre içinde Ay'a yapılacak bir araştırma seyahatinin parçası olduklarını söylerler. Yaşlı adam bunu duyunca bir an sessiz kalır, sonra astronotlardan kendisine bir iyilik yapmalarını ister. Astronotlar "Ne istiyorsunuz?" diye sorar. Yaşlı adam, "Kabilemdeki insanlar Ay'da kutsal ruhların yaşadığına inanır. Onlara halkımdan önemli bir mesaj iletmenizi isteyecektim." Astronotlar "Mesaj nedir?" diye sorar. Adam kendi dilinde bir şeyler mırıldanır, sonra da astronotlara bunu ezberleyene kadar tekrar etmelerini söyler. Astronotlar "Bu ne demek?" diye sorar. "Bunu size söyleyemem. Sadece bizim kabilemizle Ay ruhlarının bilebileceği bir sır," der. Üsse geri döndüklerinde astronotlar uzun uğraşlardan sonra yerel dili konuşabilen birini bulurlar ve ondan mesajı tercüme etmelerini isterler. Ezberledikleri şeyi söyleyince çevirmen kahkahalarla gülmeye başlar. Nihayet sakinleşince, astronotların o kadar dikkatle ezberlediği sözlerin, "Bu adamların size söylediği hiçbir şeye inanmayın. Topraklarınızı çalmaya geldiler," olduğunu söyler.
Mutluluk nerede saklı?
Yunan mitolojisinde mutluluğu nerede aramak gerektiğini özetleyen çok güzel bir hikâye vardır. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağı'nda geçen bir hikâye bu. Tanrılar Olympos Dağı'nda toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı almışlar. Insanlar bulduğu zaman onu, kıymetini bilsin istemişler. Tanrılardan biri onu yüksek bir dağın tepesine saklayalım demiş. Diğeri yerin yedi kat dibine gömelim ki erişemesinler diye önermiş. Bir diğeri okyanusun en derinini göstermiş. Nihayet bir tanrı en ilginç fikri sunmuş: Mutluluğun sırrını insanların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmezler!
Wattpad cilere duyurulur.
Zaten, henüz on yedi yaşında olduğun için, edebiyata ve hayata dair birçok şeyin de farkında değilsin. (...) Sözgelimi, hikâye yazmayı, sadece bir şeyleri anlatmak sa­nıyorsun o yıllarda. Ya da, o güne dek kimsenin dikkatini çekmeyen ilginç ve çarpıcı bir olayı, dokunaklı bir şekilde yazıya dökmek sanıyorsun. Hikâye hakkında bilgin, görgün ve deneyimin yok açık­çası.
563 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.