Sen kadar mide bulandıran biri daha var mı mhp'ye yanlayan nfk..
Ne Mebus, ne Senatör, ne Bakan, ne şu, ne bu ! .. Allah'ın bana biçtiği manevi makam ve memuriyeti bunlardan hiçbiri tercüme edemez. Bu bakımdan en canhıraş ihlas ve hasbilik kürsüsünden haykırıyorum: 40 yıllık mücadele ve yepyeni bir gençlik inşası hayatımda, bugün, bu beyannameden, bu beyannamenin sahibine ve partisine taktığı şeref ve mesuliyet bazu bendinden sonra, artık, emin olmaya yakın bir ümid nefesi alabilirim. 150 yıldır hergün biraz daha artıcı bir hasretle kurtarıcısını bekleyen Türk Milletine "beklediğin geliyor!" müjdesini vermenin ilk ümid günü bu tarihi andır.
Sayfa 324 - Yordam Kitap 2. Baskı 2019
❛❛ HERKESİN OKUMASI GEREKEN ALTIN TAVSİYELER,
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır. ◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir. ◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Reklam
kitapta çok beğendiğim bazı kısımlar
-yahudinin şapkası ve inkilaplar- “selâhattin gözleri parlayarak koşa koşa merdivenlerden inmişti ve daha o inişi duyar duymaz ben anlamıştım yahudi'nin onu kandıracağını: çok da sürmedi. elinde o tuhaf çanta, başında şapka, yahudi, bahçe kapısına yürürken: siz boşuna inmeyin istanbul'a, diyordu. siz bana gene bir mektup yazınız, ben
…Öyleyse bu son durumda;Jean-Paul Sartre’ı yargılamalı ve ondan ölesiye nefret mi etmeliyiz, yoksa onu canhıraş savunmaya devam mı etmeliyiz?Her ikisi de değil elbette.Tarih konusunda pragmatik davranmak ve ondan alabileceğimiz her şeyi almak gerektiğine inanıyorum.Sartre’ın bize verebilecek her şeyi ondan almalı ve onu tarihin koşullarına yeniden emanet etmeliyiz.Biz ne tarihin ateşli bir savcısıyız ne de tarihin idealist bir avukatıyız.Biz yalnızca Sokrates’in savunmasında arka saflarda olan biteni gözlemleyip kendisine pay çıkarmaya çalışan ilk-gençlik döneminde bir Atinalıyız. Yargılama ya da savunma, gözlemciye görev değildir.Ama görev şudur en nihayetinde: Yargılamadan yargıyı çıkarabilmek.
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Kafkasya'daki savaşın niteliği değişiyordu. Mu­hafız Alayı'ndan çok sayıda parlak genç asker, düzenli Güney Ordusu'na ve dertlerinden kurtulmak ya da vakit geçirmek için onlarla birlikte savaşan sürgünlere ve paralı askerlere katıldı. Yeni gelen askerler, savaşın gidişatını derinden etkileyecekti. Or­dunun tam teçhizatlı olmasına
Reklam
555 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.