‘’Yaşamak her şeye rağmen zor iştir efendim. Yaşamak ve yazmak ise, zorun zoru…’’ demiş yazar. Fark ettim ki bir süredir inceleme yazılarını erteliyorum. Bahaneler belli tabii; havalar sıcak, Adana daha bir sıcak, canım istemiyor, şimdi dinlenmem gerek belki sonra. Bir süre sonra bahanelerin artarak devam ettiğini fark ediyor insan. Uygun bir anı kollayıp hemen ilk iş eline bir kâğıt kalem almak gerek yoksa aklına gelenlerde geldikleri gibi bir anda gidiyor. Pes etmemek en iyisi. Etmeyelim öyleyse, haydi.
Yazar ‘’ölmeden önce ölünüz’’ emrini gerçekleştirmiş. Bize öteki taraftan kitap bile yazmış. Sizler ‘’Ne? Bir dakika, nasıl?’’ gibi sorulara girmeden önce biraz yazar hakkında konuşalım.
Ömer Faruk Dönmez ’in kitaplarını okuduktan sonra düşünce duvarıma yeni bir kat çekmiş, araları biraz daha çimentolamış ve biraz daha sağlamlaştırmış gibi hissediyorum. Hiç fark edemediğim noktalara hiç düşünemediğim farklı açılardan bakmak ufkumu açıyor diyebilirim. Kitaplarındaki yazar tavsiyeleri hoşuma gidiyor ve nasıl yazı yazılır gibi konularda okuyucularına destek olması beni yazmaya cesaretlendiriyor. Kitabın içerisindeki genel hikâye arasında Yusuf Suresi’nin (Ayetle sabittir ki Yusuf Suresi kıssaların en güzelidir) tefsirini yapabilmiş biridir kendileri. Ve yine bu tefsirden yola çıkarak bin bir konuya temas ederek ufkumu açtılar kendileri. -Allah razı olsun diyelim-
Ve canı sıkılan, yazı güzel geçirmek isteyenlere değil düşünce dünyasında ince işçilik yapmak isteyip de benim gibi kitap arayanlara tavsiye edelim efendim.