Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlknur Akdemir

İlknur Akdemir
@ilkn_rakdem_r48
القراءة لله Allah' ın izniyle her şeyin hayırlısı olsun. Sabretmek çok güzel... Elhamdülillah. Rabb'immm.
... Irmak bir başlangıç. Bir düş. Ama bir yol ve bir yoldaş. Ne tabiat parçası,ne çiftlik hayali.Ne kaçıp gitmek,ne ekip biçmek.Seferde içimde, tahammül de.
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
İşte bir nûr çağıltısı daha Bir gün Allah'ın Sevgilisi: _Ey insanlar, buyurmuştu; Her kim Allah ile buluşmayı severse Allah da onunla buluşmayı sever.Ve her kim Allah ile buluşmayı sevmezse Allah da onunla buluşmayı sevmez. İffet ve İsmet sadefi Hazret-i Aişe hemen gönül gönül çağladı: _Ey Allah'ın Resulü, dedi; içimizde ölümü isteyen yoktur! Nebiler Sultanı: _A temiz hatun,buyurdular;bunun yolu bu değildir. Bir mü' min; Allah'ın rahmeti, rızası ve cenneti dile getirildiği zaman Allah ile mülakata karşı bir iştiyak hisseder ve Yüce Allah tarafından da aynı iştiyak ile karşılanır. Fakat bir kâfir; Allah'ın azabını, gazabını duyduğu zaman Allah ile mülakattan tiksinir ve Cenab-ı Hak tarafından da aynı tiksinti ile karşılanır.( Tirmizi)
Sayfa 123Kitabı okudu
...Sonra Hazret-i Ebu Bekir'in dudakları bir yay gibi gerildi: _Aişe,dedi;karanlık beş türlüdür.Onun beş türlü çırası vardır. İffet ve İsmet sadefi Hazret-i Aişe merakla sordu: - Onlar nedir babacığım? Cihan Sıddîkı ,o gönül incilerini şöyle sıraladı: 1) Dünyayı aşırı sevmek, karanlıktır. Takva onun çırasıdır. 2) Günah işlemek zulmettir Tövbe onun çırasıdır. 3) Kabir karanlıktır. Lailahe illallah Muhammedürresûlüllah onun çırasıdır. 4) Ahiret karanlıktır. İyi amel onun çırasıdır. 5)Sırat köprüsü karanlıktır. Yakîn( şüphe götürmeyen bir iman) onun çırasıdır. ...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
- Çünkü Ebu Bekir yine yüksek sesle Kur'an okuyor ve gençlerimizin kalbini çeliyor. - Gençlerinizin kalbi teker mi ki çektiğin yere gitsin?
Aziz ve Celil olan Allah buyurur ki: Peygamber, mü'minlere öz nefislerinden evladır.Zevceleri(mü'minlerin) analarıdır.(Ahzab Suresi ,6.ayet)
Reklam
"Çiçeksiz bağ,dertsiz yürek " olmazmış. Dünya ,dertsiz, tasasız yaşama yeri değil. Kendi arzu ve irademiz ile gelmiş değiliz. Gönderilmişiz. Başımıza atılacak" seng- i bela"ya rıza gösterip sabretmek vazifemiz.
Hayaline ve gözüne hiçbir günahın uğramadığı kadındır.Hazreti Meryem'in Saadet Asri'na izdüşümüdür. Çağları iman ,irfan,hikmetle aydınlatan ve muhabbetle yaşanır kılan mübarek neslin annesidir. O, bizim de annemizdir.
Sezai Karakoç "İslam" İnsan bir taklit eseridir. Bu taklitten Gerçeğe yükselmek, Allah'ı bulmak demektir.
Bir topluluğu harekete geçiren mantıktır.Topluluğun mantığı epistemolojik ölçülere değil, inanç ve iman oluşturan hayalî sembollere dayanır.İnsan akıl yürütme ve karar almadan bağımsız olarak inanır. Kişi bilgi meselelerine fazla aldırmayabilir,ama inancına dokunmayı kabul etmez. İnancı için hayatını feda edebilir,ama bir bilgi sorununun doğruluğuna kanıt getirme uğruna asla şehit olmaz.
Başka bir tarifle asabiyet , aralarında kan yakınlığı bulunan bir topluluğun bütün fertlerini birbirine bağlayan ve herhangi bir dış tehlike durumunda onları karşı koymaya sevk eden veya başka bir topluluk üzerine saldırı hâlinde bütün aile üyelerinin tereddütsüz harekete geçmesini sağlayan birlik ve dayanışma ruhudur.Asabesi adına harekete geçen kişiye de asabi denilir.
Reklam
Asabeden türeyen asabiyet ise, kişinin (özellikle baba tarafından) akrabasını,yani asebesini yardıma çağırması neticesinde,onların ister haklı ister haksız olsun,rekabet ettiği kişi ve gruplara karşı çağrı sahibiyle birlikte hareket etmesidir.
Asabe aynı zamanda İslâm hukukundamiras bırakana doğrudan veya erkek vasıtasıyla irtibatı bulunan mirasçılar için kullanılan bir fıkıh ıstılahıdır.Bu kelimeyle İslâm öncesi döneminde baba tarafından gelen erkek yakınlar ve erkek çocuklar kastedilmiş, akraba olmaları sebebiyle birbirlerini destekledikleri için onlara birbirini saran ve kuşatan anlamında asabe denilmiştir.
Asabiyet kelimesi a.s.b. kökünden türemiştir. Aynı kökten gelen asabe ism-i fail sigasından âsıb' ın çoğulu olup saran, kuşatan anlamlarına gelir. Terim olarak asabe ,baba tarafından kan bağı bulunan akrabanın meydana getirdiği topluluk demektir.
Bir vakit ,ikimiz de sustuk. Neden sustuğumuzu bilmiyorum ama o an telefondaki sessizlik ikimizden doğmuyormuş gibi geldi bana. Sessizlik kılığına bürünmüş başka bir şey vardı sanki, aramızda, öylece duruyordu.
"İnsan bildiğini değil, asıl inandığını özlermiş.Varlığını bilipte varamamanın özlemi başkadır.İnsan,içimizde bekleyen boşlukların sahibini özler"dedi ve başladı sanki en sevdiği çiçeğin kokusunu içine çeke çeke konuşmaya:....
Benimle dünya değil ,Seni konuşabilecek bir arkadaş gönder Allah' ım.Sabır yorulur mu hiç? Yorulduğumu hissediyorum.
Reklam
Allah' ım dünya için değil, Senin için yaşayan bir kelime gönder de tamamlansın şu cümle.
Planlarım seni bulmaya yetmiyor.Seni bulma çabam bana bu hayata dair bir plan yaptırmıyor ve birgün geldi ki bir kitabın içinde seni gördüm ve o kitabın içinde saklı kaldım. İçimdeki kapı çalınmaya devam ediyor. Belki bir ömür açılmayacak gönül kapısının sürgüsü tek sırdaşım.
Tek eşli kuşlardı kumrular.Sadık ve sabırlıydılar.Asla eş değiştirmez, eşlerden birinin ölmesi hâlinde başka eş tutmaz ve başka kuşların yuvasına girmezlerdi.Grimsi renkli,boyun kenarlarında mavimsi halkalar olan kızıl pençeleriyle oradan oraya konup uçarken ne çok şey anlatırlardı. İmran' nın kendisine olan sadakatini düşündü Hana. ...
...Ancak yine de uyarısını yaptı: "Allah' tan korkan biriysen yaklaşma bana!" Ardında aynı ses ve kararlılıkla devam etti: "Her türlü taşkınlıktan Allah ' a sığın! " Mabedin taş sinesine iki tecelli düştü: "Kork ve sığın! " "Kork ve sığın ! " Oldukça bilinçliydi.
...,tipi Mercedes,motoru Thames,ruhsattaki markası Saurer olan,yamalı bohça misali, bir de yarım dünya gibi alâmet kıyamet bir kamyon aldı.
Mesele ne dalda, ne karınca da. Mesele karıncanın, o güzel dalın üzerinde yürüyebildiğini hissetmesinde. Ne kulakta marifet, ne dalgaların o zihinlere sakinlik dağıtan o sesinde. Mesele, insanın dalgaların sesinin zihnini sakinleştirdiğini hissetmesinde.
Reklam
Bu dünya her zaman tahammül edilesiydi, ancak biz öyle bir zamanda dogmuşuz ki, yaşanabileceklerin en zoru belki de . Mamafih, yaptığımız şey yaşamak değil zaten, sabretmekti.Olabildiğince sabretmek . Olabildiğince Allah için sabretmek.
Muhabbet,Arapça hubb kökünden gelir.Bu kelime sevmek,meyletmek istemek anlamına gelir.Buğz kelimesinin zıddıdır.İnsan hoşlandığı,bildiği şeylere muhabbet duyar ,hoşlanmadığı,bilmediği tanımadığı şeylere de buğz eder. ... İnsanlar farkında değil ama günlük hayatlarında en mahrum kaldıkları şeylerden biri de muhabbet. Her şeyden konuşup da kalpten bir muhabbeti ıskalıyorlar. Dostça bir sohbet insanın mayasını taze tutar demişler. Muhabbeti çıkarınca mayadan, ne dost kaldı ne de sohbet.
Sayfa 52 - 52-53-54Kitabı okudu
Olsun,belki de inanmak lazım.Belki de imtihan olan sabır dedikleri budur.Belki bir gün bir mucize olur . Mucizeler hep olurdu,yoksa tırtıllar fillerin yaşadığı bu dünyada nasıl yaşardı?