Giz

Ticaret, tatlı iş kardeşim, dedi. Parayı veren malı alamayacağını biliyor. Parayı alan da malı veremeyeceğini biliyor. Ama ne var ki, bir ümit işte... Hani, "belki" yok mu? Belki bulur da biyerden getirir.
Sayfa 35 - Nesin Yayınevi, 2006Kitabı okudu
Reklam
Fransızlar papatyaya Marguerite derler, onun bir falcı olduğunu da bilirler. Aşıklar Marguerite'nin yapraklarını teker teker yolarak, her yaprağa sevgilileriyle ilgili bir soru sorarlar; "Bana doğruyu mu söylüyor?", "Acı çekiyor mu?", "Beni çok mu seviyor?", "Birazcık mı seviyor?", "Hiç mi sevmiyor?" gibi sorulardır bunlar. Aslında her aşık bu soruları kendi dilinde sorar. Kelebek de zaten Papatya'ya sormaya gitmiş, ama onun yapraklarını yolmamış; her birini öpmüş, çünkü "en iyi sonucu sevecenlik verir" görüşündeymiş.
Sayfa 129 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir mum sevinçli bir çocuğun gözleri gibi ışıldayamaz!
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çok mutluymuş, ama büyüklenmiyormuş, çünkü yüreği temiz olanda büyüklenme, kendini beğenmişlik yoktur!
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bu yalnızca bir hayal ürünü, kabul ediyorum, ama gerçekler ne kadar da sık hayal gücünden doğar.
Sayfa 69 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanoğlu başka dünyalar, başka uygarlıklar bulmak için yola düşmüştü ama karanlık geçitlerde gizli bölmelerden oluşan kendi öz labirentini tanımamış, kendi mühürlediği kapıların ardında neler yattığını bulup çıkaramamıştı.
Sayfa 181 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Katlanmış paraşütün kasnaklarına çöktüm, başımı ellerimin arasına aldım. Neye uğradığıma şaşırmıştım. Düşüncelerimin dizgini kopmuştu. Ne oluyordu bana? Eğer aklımı kaçırıyorduysam, ne kadar çabuk bilincimi yitirsem o kadar iyiydi. Birden yok oluvermek düşüncesi anlatılamaz ama hiç de gerçekçi olmayan bir umut uyandırdı içimde.
Sayfa 58 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bilinç olmadan düşüncenin olması olanaklı mıydı? Ayrıca, okyanusta gözlenen süreçlere düşünce sözcüğünü kim yakıştırabilirdi? Peki herhangi bir dağ yalnız koca bir taş mıydı acaba? Gezegen dev bir dağ mıydı yoksa? Terminoloji hangisi olursa olsun, karşı karşıya olunan yeni ölçek, yeni normların ve yeni olguların önünü açtı.
Sayfa 33 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Ben her gece ölüyorum. Her sabah yeniden canlanıyorum. Her yirmidört saatlik zaman dilimi hem ölüm hem yaşam aynı zamanda. En sonunda benim Ben'im ve benim Ben'im "Ben" olacaklar.
Sayfa 44 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
".. edebiyatın, yaşamın kendisinden daha canlı olduğunu kavrar ve edebiyatın doğmasının nedeninin de bu olduğunu düşünür. O ana kadar o yaşamın daha canlı bir şey olduğuna inanmıştır. Ama edebiyat daha çok yaşam, daha çok aşk, daha çok duygu, daha çok ölüm yüklüdür."
Sayfa 31 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir sürü insan boşluk bırakmaz. En iyi ihtimalle "tortu" bırakır. Pek çoğu bok tadı, pas tadı ya da tekrar katlanmak istemeyeceğiniz bir tatsızlık tadı bırakır: Fuzuli bir "hiç." Boşluk bırakanlar ya da hala aynı dünyadaysanız ve görüşmüyorsanız, boşluğu hissedilenler, hakiki dostlarınızdır. Sonunda, hiçbir çabalamaya gerek olmadan ya da olsa bile sizi üzüp yormadan, tüketmeden, onlara bir şekilde kavuşursunuz. Hakiki arkadaşlık böyle bir şeydir. 20 yıl - 30 yıl - 40 yıl: ne kadar zamanınız varsa, sürer.
Sayfa 35 - EverestKitabı okudu
Doğa sessiz ve çoraktır. Tıpkı kendisinin iç dünyası gibi.
Sayfa 14 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ölüm. Ölüm kim bilir ne kadar güzeldir. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, insanın başının üzerinde dalgalanan otlarla. Zamanı unutmak, hayatı bağışlamak, huzur bulmak. Sen bana yardım edebilirsin. Sen bana Ölüm'ün evinin kapılarını açabilirsin, çünkü sen hep Sevgi dolusun ve Sevgi, Ölüm'den güçlüdür.
Sayfa 221 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ölüm'ün evine gidiyorum. Ölüm, Uyku'nun kardeşidir, öyle değil mi?
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Niçin tutkularını yadsımakta direniyorsun? Niçin utanıyorsun onlardan?" diye üsteledi. "Utanmıyorum. Ama üstlerini örtüp bırakıyorum, yalnızca arada bir ortaya çıkartıyorum, tıpkı sevdiğim insanlar çaya geldiğinde çıkardığım özel küçük reçel kavanozları gibi."
Sayfa 95 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
760 öğeden 736 ile 750 arasındakiler gösteriliyor.