Satırbaşı. Ülkemizde dağ vardır, ova vardır, akarsu vardır, tepe vardır, içi taranmış çokgenlerle gösterilen şehirler vardır, girintili çıkıntılı kıyılar vardır, çakıl parçalarına ve kuşlara benzeyen göller vardır,ağzını açmış sivri burunlu ve kuyruklu bir kurbağaya benzeyen bir iç denizimiz vardır, yeşil düzlükler ve kahverengi yükseltiler vardır. Bu görünüşüyle ülkemiz, ilk bakışta, başka ülkelere benzer. Bu bakış, kuş bakışıdır. İlkbaharda ülkemiz yeşillenir; sonbaharda, eski bir harita gibi sararır, solar. Satır-başı. Ülkemizde tarım ürünleri yetişir. Kuru üzüm ve incir yetişir. Önce ıslak yemişler yetişir. Onları, güneş olan yerlerde kurutarak kuru yemiş
yetiştiririz. İngiltere'ye göndeririz, onlar da bize gerçek gönderirler. Gerçek tohumları
gönderirler. Biz, o gerçeklerden, kendimize göre gerçekler yetiştirmeğe çalışırız. Son yıllarda, kuru üzüm ve incirin yanısıra, köylü de göndermeğe başlamışızdır. Bu köylüleri,
önce şehirlerde biraz yetiştiririz; tam olgunlaştırırız. Onlar da bize döviz gönderirler. Halk müziği göndeririz; şoför plağı gönderirler,
aranjman gönderirler. Az-gelişmiş ülke göndeririz; yardım gönderirler. Zelzele, toprak
kayması, sel felaketi haberleri göndeririz; çadır ve heyec gönderirler. Asker göndeririz; teşekkür gönderirler. Bin zorlukla yetiştirdiğimiz değerler göndeririz; dış ülkelerde çalışan yabancılar istatistiği gönderirler. Gerçek insanlarımızı göndeririz; bize ordan mektup gönderirler.»