Yabancılar için kasabalar birbirine benzer. Kasabada yaşayanlarsa, sayılmayacak kadar değişik özellikler bulurlar kasabalarında. Bir kasabada günlerce kalırsınız. Belediye parkında oturmaktan, derenin kenarındaki gazinoda gazoz içmekten, hükümet meydanındaki çok katlı iki üç binayı görmekten içinize sıkıntı çöker. Tozlu yollardan geçen
Sayfa 574 - İletişimKitabı okudu
Garson, masayla mutfak arasında koşuşup duruyordu. “Evet beyim, geliyor beyim, şimdi hazır beyim.” Turgut, masalardaki aşırılığı yeterli bulunca, birden garsonun hızını kesti: “Oldu artık. Şimdi bizi rahatsız etmek yok. Bu masayı unut, ben seni hatırlayıncaya kadar.” Gülerek Metin’e baktı: “Her şey tamam mı? Muhabbete geçelim mi?” Garson, Turgut’u
Reklam
Beni babama çok benzetirlerdi. Ona benzediğim için adam olamadım, serseri oldum, artık eve çamurlu ayakkabılarımla gireceğim, hiç terlik giymeyeceğim evde, hep ayakkabıyla dolaşacağım, hiç bir dediğinizi yapmayacağım, çünkü yoruldum, çünkü her şeyi birbirine karıştırdım, çünkü bu dünyada gizli mezhep bile sonunda gelip beni buldu; fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulmadı. Ben de üç yıl dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiç bir şeyi beğenmez oldum; para kazanamayacağımı, insanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulamasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler..
SOKAKTAKİ ADAM VE YEĞENİM
Sokaktaki adam yeğenimden daha yakın bana. Meçhul olduğu için yakın, mağdur olduğu için yakın, meseleleri olduğu için yakın… Mesele olduğu için yakın. Karabeti kadar bağlamak, hayat hakkının kanla fethedildiği aşiret nizamı için abes olmayabilir. Aynı gök, aynı çadır, aynı gelenek. Kitap, büyüklerin öğütleri. Herkesin aynı dikkatli okuduğu bir ihmihal. Zaten insan münasebetlerini sperma'ya bağlamak insanı hayvanlaştırmak. Bu adam beni tanımaz, sevmez, beğenmez. Değer hükümlerimiz taban tabana zıt. El sıkışmamıza ne lüzum var? Ne hatıramızda iştirak var, ne rüyalarımızda. Pamuk ipliğinden biraz daha sağlam tek bağ: düşünce birliği. O da rüzgârın her an tehdit ettiği bir kandil. Düşünce birliği düşünen insanlar arasında olur. İnsanların kaçta kaçı düşünür? Düşünenlerin kaçta kaçı karşılaşır ve açılır birbirine? Burası Doğu. Ahırdan boşalan her azgın eşeğini vaktinizi, eserinizi, gururunuzu çiğnemek için plansız geldiği ülke. Bu adam bana ne verdi? Hiç. Ne verecek? Hiç. İnsanlığa mirası? Hiç. Ama istediği zaman vaktimi gasp edebilir, neşemi gasp edebilir. Müdafaasızım. Mabeuf'ün ağaçları, kitapları var, Marius'ün rüyaları. Anjolras'ın sevgilisi ihtilal. Karamazov baba bahtiyar bir domuz. Hayattaki trajediler sahnedekiler gibi olmaz. Promethe'nin katlandığı işkence Eşil'in eserinde kaç sayfa tutar. İşkence tekerrür ettikçe işkence olmaktan çıkar, seyirci için. Ciğerinizi akbabalar kemiriyormuş. İlk şikayetiniz bir sempati çizgisi yaratabilir çehrelerde. Sonra unutulursunuz.
12.08.1963
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeğe dervişan beğenmez Alemi tan eder yanına varsan Seni yanıltır bir mesele sorsan Bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeye dervişan beğenmez Alemi ta’neder yanına varsan Seni yanıltır bir mes’ele sorsan Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan Camiye gelir de erkan beğenmez İlin kapısında kul kardaş olan Burnu sümüklü hem gözü yaş olan Bayramdan bayrama bir tıraş
Reklam
Akılcı Güzellik!
Dilinizi gıybet etmekten nefret edecek şekilde ıslah ediniz. Acaba siz ahlakçıların, yani kendilerini tamamıyla terbiye etmiş olan kimselerin dillerini, gıybetten nefret edecek, yalan söylemekten, halka ihanet etmekten, halkın hakkına tecavüz etmekten, onlara zulmetmekten nefret edecek bir duruma getirdiklerine inanıyor musunuz? Onların dili kesin olarak bu davranışları beğenmez, istemez ve onlari uzağa atar. Dilinizi düzeltiniz. Fakat akli dili, düşünsel dili, manevi dili düzeltiniz. Dil düzelince insan da kendi kendine bu şekle gelir. Bunun yolu nedir? Elbette bunun bir yolu vardır. Her fitri duyguyu terbiye ile yetiştirmek çok güzel olur. Kendi hayatımızda dilleri, ağızlarında bir gonca gibi güzel olan nice insanlar görmüşüzdür.
Sayfa 95 - Çınar YayınlarıKitabı okudu
Gittikçe sana benziyorum babacığım Kimseleri beğenmez oldum. Aynaya pek bakmıyorum ama sevdiğim şeylerden söz ettikleri zaman suratımı senin gibi buruşturduğumu hissediyorum. Birilerine oturmaya gittiğim zaman yemeğe kalmam için ısrar edilmeyince senin gibi, belki de senden çok giddetli bir biçimde içerliyorum herkese; yalnız, senin yaptığın gibi,
Bizler, hayatlarında düşünceye, sanata ve dolayısıyla okuyup yazmaya hatırı sayılır bir yer veren kişiler beğenmiyoruz dünyayı. Gerek dünyanın aldığı biçimden ve gerekse insan ilişkilerinin cereyan tarzından şikayet etmeksizin geçen günümüz yok sanki. Acaba dünyanın insan elinde kazandığı biçimi beğenmediğimiz için mi okuyup yazmaya daldık, yoksa okudukça ve yazma etkinliğine daldıkça mı dünyayı beğenmez olduk, burada işler yeterince karışık.
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeye dervişan beğenmez
Sayfa 100
358 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.