Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizler, hayatlarında düşünceye, sanata ve dolayısıyla okuyup yazmaya hatırı sayılır bir yer veren kişiler beğenmiyoruz dünyayı. Gerek dünyanın aldığı biçimden ve gerekse insan ilişkilerinin cereyan tarzından şikayet etmeksizin geçen günümüz yok sanki. Acaba dünyanın insan elinde kazandığı biçimi beğenmediğimiz için mi okuyup yazmaya daldık, yoksa okudukça ve yazma etkinliğine daldıkça mı dünyayı beğenmez olduk, burada işler yeterince karışık.
Yanlız Değiliz
"Bir ufka vardık ki artık    Yalnız değiliz sevgilim.    Gerçi gece uzun,    Gece karanlık    Ama bütün korkulardan uzak.    Bir sevdadır böylesine yaşamak,    Tek başına    Ölüme bir soluk kala,   
Reklam
"Kur’an bilmeyen bu mûsikîyi yapamaz”
"Kur’an bilmeyen bu mûsikîyi yapamaz” Bu söz, hocam merhum Bekir Sıdkı Sezgin’e ait bir söz. Bu sözü de, ancak Kur’an ile iştigâl etmiş, Kur’ân’ı bilen bir mûsikî üstâdı söyleyebilirdi. Söz hakikate uygun bir söz. Çünkü merhum hocamın “bu mûsikî” ile kasdettiği, Kur’an’dan neş’et eden bu medeniyetin mûsikîsidir ve Yahya Kemal Beyatlı, “Eski
Sayfa 21 - Büyüyen Ay Yayınları 1.baskı
Törpü Altında (Hikâye)
Hiç kimsenin göremeyeceği en önemsiz şeylere dikkat eder, en küçüklerini dünyalar kadar büyütür, bir kez başlarsa saatlerce söylenir; ya hele bir şeye kızarsa... Eyvah! O zaman bütün dünya, sinir yıpratan çığlıklarla yıkılır, çırpınarak tepinir, en çirkin sövgülerle ulur, en son söylenecek en çirkin sözü en önce söyleyerek kalp, hatır, hiçbir şey düşünmezdi. Olağanüstü durumlarda böyle olduğu gibi, her günkü sakin yaşamda da katlanılamayacak pis huyları vardı. Başkalarının en zararsız davranışlarını beğenmez, en masum sözlerine karşı çıkar, hemen çenesi açılır, herkesin yalnız onun dinlediği ve beğeneceği gibi davranmasını, onun söyleyeceği gibi söylemesini isterdi. Tersi durumda karşı çıkma, öfke ve sövgü hazırdı. Önce sakin başlar, ama söylendikçe öfkesi taşar, sonunda, en kanlı öfkeye ulaşırdı.
Sayfa 125
Siz de sokaklarda kendi kendisine durmadan konuşan ya da mırıldanan "kaçık" insanlarla karşılaşmışsınızdır. Eh, bu sizin ve diğer "normal" insanların yaptıklarından pek farklı değildir, sadece siz bunu yüksek sesle yapmazsınız, o kadar. Bu ses yorumda bulunur, tartışır, yargılar, kıyaslar, yakınır, beğenir, beğenmez vs. Bu ses ille de o sırada içinde bulunduğunuz durumla ilgili olmayabilir; o geçmişte olmuş şeyleri yeniden canlandırıyor, ya da gelecekte olabilecek şeyleri imgeliyor, onların provasını yapıyor olabilir. O, çoğunlukla, işlerin ters gittiğini, yani olumsuz sonuçlan imgeler; buna endişe denir. Bazen İni sese görsel imgeler ya da "zihinsel filmler" de eşlik eder. Bu ses o anda içinde bulunduğunuz durumla ilgili olsa bile, o bu durumu geçmiş deneyimlere göre yorumlayacaktır. Çünkü bu ses sizin -hem tüm geçmişinizin hem de miras aldığınız ortak kültürel düşünce biçiminin bir sonucu olan- koşullanmış zihninize aittir. Böylece, siz mevcut durumu geçmişin gözleriyle görür, yargılar ve onunla ilgili tümüyle çarpıtılmış bir görüş elde edersiniz. Bu sesin bir insanın en kötü düşmanı olması yaygın görülen bir durumdur. Birçok insan kafasında -sürekli kendisine saldırıp onu cezalandıran ve yaşam enerjisini tüketen- bir işkenceciyle yaşar. Bu hem tarifsiz bir ıstırap ve mutsuzluğun, hem de hastalıkların nedenidir.
Sayfa 33
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeye dervişan beğenmez
Reklam
Beni babama çok benzetilerdi. Ona benzediğim için adam olamadım, serseri oldum, artık eve çamurlu ayakkabılarımla gireceğim hiçbir dediğinizi yapmayacağım, çünkü yoruldum, çünkü her şeyi birbirine karıştırdım, çünkü bu dünyada gizli mezhep bile sonunda gelip beni buldu fakat sevebileceğim bir kadın, bol para, insan yakınlığı beni hiç bulmadı. Bende üç yıl dört ay önce acılaştım, huysuzlaştım, hiçbir şeyi beğenmez oldum; para kazanmayacağımı, insanları sevmeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulmasın diye. Onlar da beni ciddiye aldılar, gelmediler.
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermeğe dervişan beğenmez Alemi tan eder yanına varsan Seni yanıltır bir mesele sorsan Bir çim bile çıkmaz karnını yarsan
İnsan kendini, dünyayı ve etrafında yaşayan adamları beğenmesi dahilinde dinsiz olabilirdi. Aslında işte bu Allah'a inanmaktan daha zor olanıydı. Etrafı beğenip kafi bulmak, sanatçıyla, buluş sahibi ile şarkıcı ile aktör ile matematikçi ile fizikçi ile tatmin bulup yatışmak başlı başında bir ağlama sebebiydi. Ne Yakup ne Isa ne Pavlus ne Ali gerekliydi. Din aslında dünyayı beğenmeyene lazımdı. Ama gel gör ki her işi gibi dünyanın, bu da tersti. Hiçbir şeyi beğenmez görünen cakalı adamlar yavan bir düşünüre bayılıyor. "Tamam Negri kadarı kâfi," diyorlardı.
İletişimKitabı okudu
356 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.