Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu yaşlardayken insan eski günlerin daha güzel olduğunu düşünür, sanki bir dönem Türkiye tam bir cennet vatandı da şimdi cehenneme dönüşmüş gibi gelir. Sanki bir dönem her bireyin özgürlüklerini sınırsız yaşadığı bir yermiş de artık özgürlükler kısıtlanıyor gibi gelir. Türkiye herkes için her dönem eskiden güzel ülkedir.
Sayfa 189Kitabı okudu
Sözle anlatılamaz bir heyecan dalgası sardı bütün vücudunu. Bu toprakların "kendi" toprakları olduğunu ve kendisinin de bu güzelliğe, bu sonsuza ait olduğunu biliyordu. Ufukta bir an dörtnala ilerlemekte olan atalarının ordusunu görür gibi oldu; Anadolu'ya güç ve uygarlık getirmiş Türkleri. Biraz daha dikkatle baktığında, onların ne insan ne de at olduğunu anladı, sadece kurtlardı ufukta gördüğü. Gümüş renkli kurtlardan oluşan bir sürü, topraktan yansıyan ışıkla karışıyordu. Kusursuz savaşçılar oluşturmak için ölümlülerle birleşmeye hazır, çok güzel kurtlar...
Sayfa 385Kitabı okudu
Reklam
Hayat
İnsan yüzünün, tıpkı hayat gibi, ilginç bir özelliği var: Tanınır, fakat tarif edilemez.
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
bütün ciltler hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. bu seriye başlamadan önce beni bu kadar etkileyeceğini düşünmüyordum. ağır, karanlık psikolojik bir tarafın olduğunu biliyordum ama bu kadar benzer duyguları yaşadığım birinin hikayesini okumak beni değiştirdi. baştan aşağıya kendi yaşamımı düşündüm. travmalarımı, yaşama amacımı, hedeflerimi, hayallerimi, acılarımı, yaşayamadığım günleri, ölümü... insanın acıları ile birlikte güçlü olduğunu tekrar hatırlattı bana bu seri. bazen yaşamak çok güç gelir, ölümü merak ederiz bazen de isteriz. ama insan yaşama amacını bulunca kolay kolay kopamıyor yaşamaktan. ben hayallerimi yaşayamadan, var olmadan ölmek istemiyorum. ne kadar karanlık bir seri gibi gözükse de aslında o karanlık tarafı aydınlığa açılıyor... konuşacak daha çok şey var ama şimdilik bu kadar...
Goodnight Punpun, Vol. 13
Goodnight Punpun, Vol. 13Inio Asano · 201370 okunma
Yazarların sürekli kendi aralarında tartışıp bir türlü sonuca varamadığı bu kitap, olay örgüsünü tamamen okuyucuya bırakıyor. Kitabın ismini nasıl algılarsanız konuyu o şekilde inceliyor, olay örgüsünü kendi içinizde o şekilde bağdaştırıyorsunuz. Klişeden kaçmamamak ile birlikte, sıra dışı bir dünya da vadetmiyor, bununla beraber rutin hayatımızdan çok dışarı da çıkamıyoruz. Her şey olması gerektiği gibi. Çatışmaların gerçeklikle bir ilgisi olmadığı gibi, yalanlarla da bir ilgisi yok. Sıfır noktasından öteye geçmedik. daha a
Her kim olursa olsun,insan her zaman,her yerde çıkan ve aklın emrettiği gibi degil,caninin istedigi gibi davranmayi sever ve bunu ister.kendi isteklerimiz ve kisisel cikarlarimiz tumuyle uymayabilir.
Reklam
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size: Nasıl? kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli Oyunlar
Oğuz Atay
Oğuz Atay
·
Puan vermedi
“… dünya açısından hayri kritik bir durumun temeline Öykü’yü yerleştirir Harari, insanın kurgu yaratma ve ona inanma gibi tuhaf, diğer canlılarda bulunmayan bir özelliğe sahip olmasını. Büyük ölçekli insan ortak sistemlerin hepsi-dinler, hukuk sistemleri, politik sistemler, hatta para-beraberce inandığımız öykülerden ibarettir ve insan medeniyeti tamamen bu öykü üretme, anlatma ve gerçek yerine koyabilme meyli (ya da belki becerisi) üzerine kuruludur, Harari’ye göre. Diğer türler iletişim sistemlerini sadece gerçeği tanımlamak için kullanırken, insan dilini sadece gerçekliği tanımlamak değil gerçeklik yaratmak için de kullanır…” Kitabın ön sözünde bunlar yazmakta. İnsan olmak, hikaye üretmek ve o hikayelere göre yaşamak, o hikayelere inanmak ve o hikayeleri başkasına inandırmaktır da. Hepimiz aslında yaşadığımız, ortağı olduğumuz, kıyısından geçtiğimiz, uzaktan baktığımız, ya da görüldüğümüz hikayelerin toplamı değil miyiz? Roman, insan olmada hikayenin rolünü ele alıyor. Genel anlamda nitelikli bir roman olduğunu belirtelim. Ama kurgu boyutunda kimi sorular var: şişenin içindeki mektubu bulup okuma kurgusu bir klişe olmasına karşın, yazar bunu kullanmaktan geri kalmıyor. Roman bir kez daha gözden geçirseydi ve belli bir süre için de “demlenmeye” bırakırsaydı sanki daha iyi olacaktı.
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle · İthaki Yayınları · 20185,3bin okunma
İnsan alıştığı , güzel bulduğu , kendine yakın bulduğu yarlerdan ayrılırken sanki vücudunun bir kısmını orda bırakıyormuş gibi üzülür
Kapitalin mekanizması (yasası değil) artı-değer -emek ve ücret arasındaki eşdeğerlik- üzerine kurulmuştur. Acaba gerçekten böyle bir eşdeğerlik dönemi hiç var olmuş mudur? Artı-değer artık sona ermiştir. Ücret denilen şeye (yani emek denilen şeyin satışına) bir son verilmiştir. Bu eylem, yani bu yazgıya dönüşmüş üretim ile onun içinde cinsel bir organ gibi devinen emek adlı kutsal eylem insanların yaşantısında iz bırakacaktır. Hayır emekçi artık bir insan değildir. Hatta artık bir erkek ya da kadın bile değildir. Onun cinsiyeti kendisini bir amaçla sınırlandıran emeğidir. Cinsel bir tanım çerçevesinde kadın erkekten cinselliğiyle, zenci diğerlerinden derisinin rengiyle nasıl ayrılıyorsa o da aynı şekilde ayrılmaktadır. Bütün bunlar artık yalnızca ve yalnızca birer göstergedir.
Sayfa 23 - Üretimin Sonu / KindleKitabı okuyor
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.