Merhabalar, Sabahattin Ali'nin kaleminden çıkan Sırça Köşk'ün yorumuyla geldim. Kitap 13 tane öyküden ve 4 tane masaldan oluşmakta. Her birinden o döneme ışık tutan, halkın yaşayış tarzından bize bilgiler veriliyor. Neredeyse hepsinden ufak ufak dersler çıkarmamızı sağlıyor yazar. Her öykü yeni bir yolculuk, yeni insanlar tanımak. Sabahattin Ali kalemini bir kez daha sevdim. Kitap severler olarak okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
#alıntı
"Ama ruhumuz böyle gökyüzünde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğü ile karşılaşmak ne tuhaf oluyor."
"Onlara hiçbir zaman kızamıyor, onlardan nefret edemiyor, sadece zavallılıklarına, daha doğrusu insanlığın bu kadar tiksinecek hale gelmesine acıyordum."
Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm. Müslümandır, namazında, orucundadır, hakkımızı yemez diyorduk ama, biz onun hatırını saydıkça o, bizim tepemize bindi.
Bu dünyada çobansız da, köpeksiz de yaşanabilirmiş. Ama bunu anlamak için her defasında bu kadar kanlı kurbanlar verecek olursak pek çabuk neslimiz kurur. Bari siz gözünüzü açın da, ilerde başınıza yeniden itler, hele kendilerini kurt sanan palavracı itler musallat olursa, sürüyü canavarlara paralatmadan onları defetmeye bakın!
“Her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek, azapların en korkunçları arasındadır. Bir kapının önünde, bir hücrede neden olduğunu bilmeden beklemek. Kafanıza dolmak isteyen türlü ihtimallerle zaman zaman yüreğinizin çarpıntısı artarak beklemek.”