Diğer bir deyişle, insanı harekete geçiren itici güç -ki bu yalnızca bir tanedir- kendi iç huzurunu elde etme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç sona erdiğinde, insan da ölür.
…Yasa şudur, kulağına küpe olsun. Beşikten mezara insanın yaptığı her şeyin İLK VE EN ÖNEMLİ amacı tektir - KENDİ huzurunu ve manevi rahatlığını elde etmek.
Ama, bizim sefil insan soyumuzda ölümsüzlüğün habercisi olabilecek hiçbir şeyin bulunmadığına iyice ikna olabilmek için, buna bir göz atmak yeterli olmaz mı? Bu tanrısal nitelik, daha doğrusu, maddenin bu imkânsız niteliği, insan denen bu hayvana ait olabilir mi? Yemek yiyen, içen, hayvanlar gibi varlığını sürdüren, her iyilik karşısında hayvandan
Hayatta bazen yazarak, konuşarak veya mücadele ederek her şeyi değiştiremeyiz. Fakat mücadele etmeden de hiçbir şey değişmez. Ayrıca insan olmak; şartlar nasıl olursa olsun hak ve adaletin, iyilik ve güzelliğin, merhamet ve insanlığın yaygınlaşması için çaba göstermek, kavga vermek değilse nedir ki?
Unutmayın ki namus, ahlaksız göze karşı kullanılan kalkandır.
Ve o ahlaksız göz ortadan kalktığında nedir namus, zihne vurulan bir pranga, bir artıktan başka?
Güzel ve ulvi bir kadının yanında insan her türlü kötü düşünceden uzak olarak niçin beyaz ve masum yaşamamalı? Nedir bu insanlıktaki, varlığımızın derinliğindeki bu tufan, bu çamur, bu fırtına, bu pisliğin saflığı daima tekrar kalkmamak üzere yaralaması ne için?