267 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Gogol'den Akşam Toplantıları
Gogol'den "Akşam Toplantıları" fantastik öğelerle donatılmış, şeytan, cadılar, büyücüler, canavarlarla dolu öykülerden oluşuyor. Bugünün insanına çok birşey vermeyen, yazıldığı dönemin insanına ise(1842) ortodoks dinini aşılamaya çalışan gizli telkinlerle dolu. Bu dönem kitaplarını okurken insanlığa dair beni en rahatsız eden davranış modeli köle-efendi diyaloglarında ortaya çıkıyor. Kölelerin de aşağılanmayı sanki normalmiş gibi kabullenmiş oluşu ve hatta efendilerine olan bağlılığı... Nasıl bir çaresizlik, nasıl bir ezilmişlik, nasıl bir cahillik! Halen dahi insanlığın gayet ilkel olduğunu düşünen ben, eski dönemleri anlamakla belki bugünün çaresizliklerini de daha iyi anlarım diye düşünerek okuyorum bunları. Aslında tüm insanlık tarihine bakınca bugün içinde bulunduğumuz düzen-sınır ve benzeri kısıtlamaların da ne kadar geçici ve değişken olacağını apaçık görüyor insan.
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları
Dikanka Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam ToplantılarıNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2018713 okunma
357 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
(FRAGMAN) “Arapların Gözünde Haçlı Seferleri” Kitapla ilgili değerli paylaşım ve incelemeler yapılmış. Kutsal ittifaklar,Haç-Hilal savaşları,iktidar ve toprak paylaşımındaki kardeş ve akraba cinayetleri, mezhep savaşları...vs. Yaratana yakarış için “elleri semaya açık vaziyette olanlarla iki avucu birbirine yapışık minnet duyanların” kanlı
Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri
Arapların Gözüyle Haçlı SeferleriAmin Maalouf · Telos Yayınları · 19981,825 okunma
Reklam
[11] Gnostik Demiurgos’a karşılık gelen en yüksek kozmogonik ilke, hyle (madde) ile astrum'un (yıldız)melez bir bileşimi olan Yliaster ya da Hylaster'dir. Pyt-hagoras ve Empedokles'in "Bir"i, ya da Stoacıların Ei-marmene'si gibi bir şeydir -ilk madde ya da enerjiye dair ilkel bir kavrayış. Paracelsus'un bu sözcüğü onlardan miras aldığını varsaymamızı gerektirecek bir neden olmamakla birlikte, Greko-Latin ifade modaya uygun biçimsel bir süslü terkipten, Sokrates-öncesi düşünürleri de cezbeden çok eski bir düşünceye sürülen kültürel bir yaldızdan başka bir şey değildir. Bu arketip imgeler bütünüyle insanlığa ait olup, herhangi birinin zihninde, herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde kendiliğinden ortaya çıkabilir, yeter ki yeniden ortaya çıkabilecekleri elverişli bir ortam olsun. Genellikle bunun için en elverişli an, belli bir dünya görüşünün çökerek, yaşamın büyük sorunlarına nihai cevaplar bulma iddiasında olan bütün kaideleri ortadan kaldırdığı andır. Aslına bakılırsa bu, tahtından indirilen bütün tanrılar eve gelip insanın içinde tünediği zaman, insan "ipse philosophus, daemon, heros, deus et omnia" ["bir filozof, şeytan, kahraman, tanrı ve her şey olarak"] haykırdığı zaman, ve ruhu yücelten bir din yok olduğu zaman, onun yerinde yaratıcı maddenin ilksel imgesinin ortaya çıkmasını gerektiren psikoloji yasalarıyla tam bir uyum içindedir.
Bir zamanlar Basra vilayetinin halkı İbrahim-i Edhem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olunmadığından şikayet etmişler. "Halbuki Cenâb-ı Hakk'ın duaların kabul olunacağına dair sözü vardır." demişler. İbrahim-i Edhem hazretleri cevaben şöyle buyurmuşlar: "On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüştür. Tabiatiyle
Sayfa 46 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
96 syf.
·
Puan vermedi
Tavsiye edilir.
İnsan ve insanlığa dair mesajlar veren güzel ve akıcı bir kitap. Kitap, olduğu haliyle yetinmeyen daha hızlı ve daha yükseğe uçabileceğine inanan Martı Jonathan Livinston'un hikayesini ele alıyor. Görünürde bir Martı olan ve sürüsünden dışlanmak pahasına sınırları aşan ve bunu başarmasını anlatıyor. Yazar kitabında, gelişim önündeki dış etkenlerin içimize karışmasını önlememiz gerektiğinin, çaba göstererek , kendimize güvenerek hedeflerimizi , yapmak istediklerimizi yapabileceğimizin mümkün olduğunun mesajını veriyor ve bunu ele aldığı konuyu âdeta yaşatarak yapıyor.... İyi okumalar.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,6bin okunma
Eğer insanların birbirini öldürmesi engellenebilirse, gerçekten de bu temel üzerine yepyeni bir medeniyet inşa edilebilirdi.Aksi takdirde, insanlığa dair hiçbir gelişme kalıcı olamazdı.Ne insan hakları ne özgürlükler ne hiçbir şey...Çünkü yaşam hakkı gerçek anlamda güvence altına alınmadan, diğer bütün hak ve özgürlükler anlamsızdı.
Reklam
1.000 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.