Brant’a göre, “ölümü aramak deliliktir, çünkü o bizi bulacaktır”, Erasmus ise kendine sorar:
“Yaşamdan bıkkınlık yüzünden kendini öldürenler özellikle kimlerdir? Bunlar bilgeliğe yakın değil midir?” Brant intihar etmek için deli olmak gerektiğini düşünür; Erasmus ise, hayatta kalmak için deli olmak gerektiğini.
Buna ikna olmak için, “insan yaşamının başına gelen bütün felaketleri, doğumun sefaleti ve kirliliğini, eğitimin güçlüğünü, çocuklukta maruz kalınan şiddetleri, olgunluk çağında dökülen terleri, yaşlılığın yükünü, karşı konulmaz ölme zorunluluğunu, sonra yaşam boyunca, insanın üstüne saldıran bir sürü hastalığı, onu tehdit eden kazaları, üstüne gelen belaları, her şeyi sırılsıklam eden kin dalgalarını görmek” yeterlidir, der, “bunların yanında bir de insanın insana ettiği kötülükler vardır:
yoksulluk, hapis, onur yarası, utanç, işkenceler, tuzaklar, ihanet, hakaretler, suçlamalar, kalleşlikler [...]
İnsanların hepsi bilge olsaydı, bence ne olurdu biliyor musunuz? Yeni bir kil ve ona biçim verecek yeni bir Prometheus gerekirdi.”