Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
kartal kanatlı kanaryam
inci dişli zenci kardeşim
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.
Korkuyorlar Robeson
şafaktan korkuyorlar,
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
yağmurda çırçıplak yıkanır gibi ağlamaktan,
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar.
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(Sizin de bir Ferhad’ınız vardır, elbet Robeson, adı ne?)
tohumdan ve topraktan korkuyorlar,
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar.
ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar, ümitten,
korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robeson.
Sonuç olarak, çağdaş dünyamızın incelikleri ve soyutlamalarıyla Tolstoy ya da Moliere’nin eserleri arasında, görünmez bir buğdaya uygulanan iskonto ve sabanın toprak üzerinde bıraktığı derin iz kadar büyük bir fark vardır.
ŞAKACI İNSANLAR
Hayat acıdır beyler. Hayat, dikenli bir yoldur. Hayat... Benim tam üç dolu defterim var, bu defterleri hayat felsefesiyle doldurdum. Şimdiye kadar, onaltı bin şu kadar, hayat şudur, hayat budur, hayat şöyledir, böyledir diye, defterime hayat üstüne büyük lâflar yazdım.
Hayat bir ıstıraptır. Hayat dik ve sarp bîr yokuştur. Hayat
"Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
kartal kanatlı kanaryam
inci dişli zenci kardeşim
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.
Korkuyorlar Robeson
şafaktan korkuyorlar
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhad gibi sevmekten
(sizin de bir Ferhadınız vardır elbet Robeson
adı ne?)
tohumdan ve topraktan korkuyorlar
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
ne iskonto, ne komisyon, ne vâde isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine
ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar, ümitten,
korkuyorlar, kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar Robeson."
[Ekim 1949]
- Sana böyle kızmamı mı beğendin?
- Evet. .. Çok beğendim ... İnsan gibi davranıyorsunuz hastalarınıza ... Deli muamelesi yapmıyorsunuz ... İdare etmiyorsunuz ... Ne gerekiyorsa onu yapıyorsunuz ... Tepkilerinizde hiç iskonto yapmıyorsunuz.
Pariteyi muhafaza için, bunların piyasada değeri düşünce iskonto haddini yükseltmek suretiyle tutmaya veya geri almaya çalışıyordu. İşte bankanın bu operasyonları Galata Bankerlerine çok kazançlı bir yol açmıştı. Kaime düştüğü zaman topluyor ve yükseldiği zaman satarak büyük kârlar sağlıyorlardı. Bu spekülatif oyunlara halk da alışmıştı. Vekil, vükela da zaman zaman büyük karlar sağlıyorlardı. Bunlar ellerine geçen parayı sarraflar aracılığı ile bu oyunlara katılarak değerlendiriyorlardı. Fakat bu işlerden en çok ziyanlı çıkan İslam-Türk halkı oldu.
Vido: Oyunda kazanılacak sayıyı veya parayı iki katına çıkarma.
Tenzilat: Fiyat indirimi, iskonto
Rakit: Durgun
Kullanımı:
Bunlarla da kalmadılar, şehrimiz halkını o kadar sevindiren, eğlendiren ve müessesemize bütün ilmî ve İçtimaî faaliyetlerini kolaylaştıracak imkânları sağlayan vidolu, zamlı, tenzilâtlı ikramiyeli ve kollektif rakit ceza sistemimizi ele alarak, bizi düpedüz sahtekârlık ve dolandırıcılıkla vasıflandırdılar.