Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hal böyleyken Kurtuluş Savaşı kazanmak ne kadar zordu kim bilir! Bugün sana bir kez daha hayran kaldım Sarı Paşam!! "Bu gelenler,öyle düşman ordular filan değilmiş. Avrupa adlı bir Kraliçe'nin bizi çetelerin elinden kurtarmak için gönderdiği yeşil sarıklı evliyalarmış. Bu kraliçe, bizi kurtardıktan sonra İslam olacakmış. Yüreğine öyle doğmuş. Kemal Paşa'nın ne yazık ki,bundan haberi yokmuş. Çünkü etrafını,birtakım uygunsuz adamlar sarmış; bunlara 'mahpus' derlermiş. Her biri ipten kazıktan kaçmış,kötü kişi imiş. Bütün memleketi haraca kesmişler. Vergiyi, aşarı alırlar,kendileri yerlermiş. İşte, şimdi bütün bu musibetlerden kurtulacağımız gün gelmiş. Zaten, yeşil sarıklı evliyalar ne tüfek kullanırmış, ne top. Bir okuyup üfürdüler mi, önleri dümdüz olup yürürlermiş..."
Sayfa 121Kitabı okudu
YEDİ ZEYTİN BİR TÎN
Ne gelirse dilinden, Elinden, dilinden. Kaçıp durma kendinden, Beyninden, beytinden Zeytinden beytinden, Yedi zeytin bir tînden.
Sayfa 260 - Kutlu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Ve az önce çarpıp ezip geçtiğiniz, kaplumbağa değil evinden kaçmış küçük, ıslak, yalnız bir çocuksa evet.. yalnızca çocuksa...
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Eski Mektep - Yeni Mektep
Aradan çok geçmeden içeriye genç, çarşaflı peçeli bir kadın girdi. Bu kadın değil, erkekti; amma mahsustan kadın kıyafetine girmişti. Gitti, hocanın elini öptü, diz çöktü. Hoca göğsünü açmasını işaret etti. O da iliklerini çözdü. Hoca efendi diviti, kamış kalemi çıkardı. Kadına yanaştı; bir besmele çekti; kalemle göğsüne yazı yazmaya başladı.
Sayfa 28
Reklam
Hz. Süleyman, "Dile benden ne dilersen" dedi. Adam da yalvardı, "Lütfen şu rüzgâra emret ya Nebiyyallah da beni nefesiyle Hindistan'a götürsün. Ben de orada ölümümden kaçıp kurtulayım." (Bunun üzerine Hz. Süleyman Azrail'e sordu) "Ey Ölüm Meleği, o iyilerden olan zatı evinden ailesinden sen mi sürdün? Planın bu muydu?" Azrail şöyle dedi: "Bilirsiniz ki ben asla yalan söylemem; Ona sadece hayretle baktım; zira Hak Te'ala onun bugün öleceğini söylemişti. Ama burada değil, ta Hindistan'ın burnunda." *Mevlâna Celaleddin-i Rûmi
Sayfa 309 - Ketebe yayınlarıKitabı okudu
76 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.