"...en kötüsü buydu. Ahşap tabutun üstüne düşen toprağın takırtısı. Eylül güneşinin azalan sıcağı altında ıslak toprak kokusu. Yerdeki o dipsiz uçuruma bakmak ve bunun geri dönüşü olmadığını anlamak. Bu noktadan sonra hiçbir bahane yoktu,kaçış yoktu,annene yazdırıp öğretmenine verebileceğin hiçbir mazeret yoktu. Ölüm sondu ve kesindi,bunu değiştirmek için kimsenin elinden bir şey gelmezdi."