Öyle mi?
İslam'ı bilen, tarihten haberi olan ve son iki asırda batı dünyasını sömürüsünü ilmi olarak araştıran herkes şunu iyi bilir: İslam, kendi tarihi boyunca uykuya dalmış ve geri kalmış toplumları uyandırıp harekete geçiren, yenilgiyi özümsemiş, zillet içinde yaşayan zavallı halkları izzet, şeref ve kudret bağışlayan bir din olduğunu göstermiştir.
Sayfa 18 - Fecr Yayınları
"Ben ölmekten korkmuyorum, siz bana bu cezayı verirken benden daha büyük bir korku içindesiniz!" ... Tarihte çok meşurdur bu söz...
Reklam
. Meşrutî rejim İslâmidir, çünkü meşveret usulü bunu gerektirir. Kadının tutsaklığına, çok kadınla evliliğe son vermek gerekir, çünkü İslâm'ın ruhuna aykırıdır. Namık Kemal'in özgürlükçülüğü ulusçu bir esasa dayanmaz, laik de değildir. O, Latin harflerine karşıdır, medeni kanunun adını ağzına almaz. Ama ondan daha İslâmcı olan ve parlamentoyu bile gerçek temsili bir organ olarak görmeyecek kadar otoriteye başkaldıran Ali Suavi, birçok yönleriyle Meşrutiyet reformlarının bile ötesinde taleplerde bulunur. (Daha öz bir Türkçe ve tek eşlilik yanlısı, hatta ulusçu yaklaşımlara sahip olduğu da görülüyor.) Osmanlı aydını Batı'ya karşı kuşkucu ve ihtiyatlıdır. 19. yüzyılın Batı'ya karşı kuşku duymayan Batılılaşmacı düşünürleri bizde değil, Rusya'da ortaya çıkmıştır. Nedeni bir yerde gayet açıktır. Osmanlı aydını Avrupa'yı dışından görüp ürkmüş ve o toplumu da aslında gereğince tanımamıştı. .
Bergson...
Duygu düşünceden önce gelir, o gelince de akıl ölçmeye başlar.
Bilincin uyanması ki bu çoğu zaman bir bilgiye ve bilme haline doğru değil, farkında olmadığımız bilgisizlikten farkında olduğumuz bilgisizliğe doğru bir uyanıştır.
İslam dünyasının egemenleri, uleması, üdebası ve ümerası kendilerinin geri kaldıklarını uzun süre kabul bile etmemiştir. Batı ile mesafenin açılması üzerine, ruhban sınıfı (din adamları, ulema vb.) ya sessiz kalmayı tercih etmiş ya da “ İslamdan sapıldığı “ için bunun böyle olduğunu ileri sürmüştür. Bir kısmı ise- bu tutum halen çok yaygındır- konuyu bir “ ahlak “ tartışmasına çekmiş, Batı’daki ilerlemeyi, kadın hakları ve kültür-sanat alanlarındaki kimi gelişmeler nedeniyle “ yozlaşma ve ahlaksızlık “ diye yorumlamayı tercih etmiştir. Dinsel dogmalara ve geleneklere daha çok sarılmayla sonuçlanan bu yaklaşım, aradaki mesafenin daha da açılarak bir uçuruma dönüşmesine yol açmıştır.
Sayfa 35
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.