Şayet bu yüzyılda, aydın kimselerin fikir birliği içinde benimsedikleri değerlerin durumu sorulsa idi, onları şu şekilde sıraya koymak mümkündü: 1. Eşitlik, şeref ve insanların kardeşliği. 2. Serbest araştırma ruhu ile evrensel eğitime ve bilime verilen değer. 3. Dini müsamahanın uygulaması. 4. Kadının hürriyeti ve erkekle olan manevi eşitliği 5. Her türlü sömürü ve köleliğin ortadan kaldırılması 6. Emeğin değeri 7. İnsanlığı, hangi ırktan ve renkten olduklarına bakmaksızın bir birlik duygusu içinde birleştirmek (bu, ahlaki ve manevi temellere dayalı olarak insanlığın birliğinin korunması programıdır). 8. Irk, renk, zenginlik vs. gibi özelliklerle övünmenin değersizligini ortaya koymak; adalet prensibine dayalı bir toplumun kurulması 9. İnziva hayatının ve aşırı riyazet felsefesinin reddi. Günümüz insanının cesur ve asil gayretlerinin gündemini oluşturan bu maddelerin her biri, Kur'an'ın çeşitli emir ve öğütleriyle uygun şekilde ve tam anlamıyla desteklenmiş ve İslam Peygamberinin yaşamış olduğu hayat ile de örneklendirilmiştir.
Sayfa 376Kitabı okudu
İslam’ın eşitlikçi bir din olduğu sıklıkla söylenir. Bu yargının doğruluk payı yüksektir. Eğer gelişim çağında etrafında yer alan toplumlarla -doğuda İran’ın tabakalı feodalizmi ve Hindistan’ın kast sistemi, batıda ise hem Bizans’ın hem de Latin Avrupa’nın ayrıcalıklı aristokrasileri- İslamiyet’i kıyaslarsak İslam sistemi elbette ki bir eşitlik mesajı getirmiş olur.
Reklam
Hz. Ebû Bekir fey gelirlerini Medine'de bulunan Müslümanlara eşit bir şekilde dağıtmıştır. O, Hz. Peygamber'in söz verdiği kimseler dışındaki bütün Müslümanları, köleler dahil aynı seviyede kabul etmiştir. Dolayısıyla Hz. Ebû Bekir fey gelirlerini büyük-küçük, hür-köle, kadın-erkek farkı gözetmeksizin herkese eşit bir şekilde bölüştürürdü. Bazıları Hz. Ebû Bekir'e gelip "Bu malı insanlar arasında taksim ettin. Hâlbuki bunlar arasında üstün, iyi geçmişi ve ilk Müslüman olanlar bulunmaktadır. Onların faziletlerine göre dağıtsaydın daha iyi olurdu" demişlerdir. Hz. Ebû Bekir onlara şu cevabı vermiştir: "Söylediğiniz iyi bir geçmiş, fazilet ve İslâm'daki kıdem meselesini hepinizden iyi bilirim. Bütün bunlar sevabı Allah'a ait olan hasletlerdir. Dağıttığım şey ise geçim vasıtasıdır. Bunda eşitlik, tercih ve takdimden daha iyidir.”
Sayfa 133 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Garp memleketlerinin sosyal hastalığı eşitsizlikden, Şark İslam memleketlerinin cemiyet buhranı ise eşitlik yüzünden ortaya çıkar.
Sayfa 121Kitabı okudu
101 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın "şöyle olmalı, böyle olmalı" kalıbında bolca savı var. Bunların çoğu keskin yargılar. Ama örnekleyip somutlamadığı için soyut ve belirsiz kalıyor. Bu durumda yazar Bosna'yı yönettiği yıllarda hangi yasaları çıkardı, nasıl bir politika izledi diye merak ediyor insan. Çünkü bildiğim kadarıyla Bosna bugün İslam'ı en özgür (=laçka) yaşayan ülkelerden biri. Yazarın devlet başkanı olduğu 90-96'da orada İslami düzen kurmaya çalışmış olması pek olası gelmiyor. Nitekim 1995'te yazılan anayasaya baktığımda "özgürlük, eşitlik, demokrasi, insan hakları" diye hümanizmin kutsallarını anarak başladığını görüyorum. İslam'ı bir toplum düzeni olarak kurmak isteyen bir anayasaya benzemiyor. İslam'ın doğrudan adı anılmadığı gibi İslami bir toplumu tarif eden bir bölüme de rastlamıyorum. O zaman iki olasılık var: Ya yazar kitabı yazdığı 60'lar 70'lerden sonra ciddi olarak fikir değiştirdi ve yayıncılar yazarın çoktan terk ettiği fikirlerini bize okutuyorlar. Ya da tipik bir eylem-söylem ayrılığı örneğine daha bakıyoruz. Buna rağmen şurayı alıntılamadan edemeyeceğim: Alıntıyı yapıştıramıyorum. Buranın da boku çıktı anlaşılan. Teşekkürler 1000kitap.
İslam Deklarasyonu
İslam DeklarasyonuAliya İzzetbegoviç · Fide Yayınları · 20177,8bin okunma
Toplum,sosyal düzen ve beşeri münasebetler tamamen adalet ve eşitlik prensibi gözetilerek tanzim edilmelidir.
Sayfa 134 - İnkılâb Basım YayımKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.