Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya'da, İsmet İnönü'den başka, elindeki tüm egemenlik haklarını tek başına kullanırken, yani diktatörlük yetkilerine sahipken, demokrasiyi kuran başka bir lider yoktur.
İsmet İnönü'den
"Unutmayın, vatan savunmasında Türkün sabrı, tükendiği yerde yeniden başlar."
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
1927'de İsmet İnönü'den...
Bugün memleket baştan başa bir dershane halindedir. Başöğretmen bu milletin başlıca hazinesi olan büyük evladı Gazi'dir.
Teşbihte hata olmaz derler. Mareşal Petain, İkinci Dünya Harbi'nde Almanlarla işbirliği ettigi için Fransız vatanseverleri tarafından idama mahkum edilerek bir zindan köşesinde ölmüştür. Fakat Mareşal Petain'in Birinci Dünya Harbi'nde Fransız ordusuna kazandırdığı şeref, bir milli şeref olarak kalmıştır. Hatta o şeref Petain'in adından ayrılmamıştır. Hiçbir Fransız politikacısı, Petain'in ne kadar kötü bir Fransız olduğuna kendi milletini inandırmak için, Fransa tarihinin bir şerefine hakaret ve iftira etmeyi düşünmemiştir. İsmet İnönü'nün 1938'den sonraki politikasını haklı veya haksız olarak sevmeyenler yahut onunla haklı veya haksız bir geçmişi olanlar, vatana yaptığı son fenalık, Türk milletini İkinci Dünya Harbi'ne katılarak bugün bir demirperde peyki olmak faciasından kurtaran bu devlet ve politika adamını kötülemek için, İnönü savaşlarını Türk tarihinden silmeye kadar gitmişlerdir. İnönü savaşları, çete devrinden çıkan Anadolu'nun nizamlı ordusu ile ilk kazandığı zaferlerdir. Bu iki zaferin arkasından Sakarya, onun arkasından da Afyon ve Dumlupınar gelir. Sakarya, Afyon ve Dumlupınar, sadece yüksek bilgili sanatçı komutanların emri altındaki nizamlı ordular tarafından başarılabilecek tarihi savaşlardır. Gerilla işleri değildir.
Sayfa 330Kitabı okudu
1945 yılında Türkiye, Sovyet yayılmasına karşı ABD'den yardım isteyince ABD, İsmet İnönü yönetimindeki Türkiye'ye "Komünizm ve Sovyet yayılmasının en büyük düşmanı dindir. Atatürkçülüğü, ulusçuluğu, bilimgüder (laik) yönetim biçimini, devletçiliği bırakıp dingüder bir yönetime dönüşmezseniz, size yardım edemeyiz," demiştir.
Sayfa 35 - İnkilap Kitabevi
" İsmet İnönü, cumhurbaşkanı... Masasına, sınavı(dışişleri bakanlığı memuriyet sınavı) kazananların dosyalarını getirdiler. Birinin üzerinde 'menfi' notunu gördü. 'İşe alınması muvafık değildir.' yazıyordu. Sakıncalı yani, uygun değil... Açtı dosyayı okudu, kırmızı kalemle belirtilmişti, Ali Kemal' in oğluydu. Çizdi menfi' nin üstünü müspet yazdı çizdi muvafık değildir' in üstünü muvafakat ediyorum yazdı, imzaladı. 'Devlete kin yakışmaz, biz bu cumhuriyeti kanla kurduk ama insanla büyüteceğiz.' dedi. Dosyayı uzatırken de ekledi, 'Ben bunu Gazi' den öğrendim!" (Çünkü... Bu cumhuriyeti kuran 'ulusal' cılar, kendilerine 'başı ezilesi yılan, kesilip atılması gereken hastalıklı uzuv' diyen, 'idam' larını isteyen adamın suçunu evladına çektirmeyip, bağrına bastı, senden-benden diye ayırmadı, ötekileştirmedi.)
Sayfa 274 - Kırmızı KediKitabı okudu
Reklam
Türkiye'nin II. Dünya Savaşına girmemesindeki başarı İsmet İnönü'den çok MAH'ın büyük başarısıdır aslında.
Sayfa 301Kitabı okudu
‘’ Şimdi Feyzioğlu, MDO'yu tutan Halk Partisin den ayrılmış, AP ile müttefik hale gelmiştir ve bu ittifak, bizim NATO içindeki Yunanistan'la olan bağlantımızdan çok kuvvetli bir karakterdedir. MDO kanunsuz bir kuruluş, Feyzioğlu da hukukçu olduğuna göre kurucularının cezalandırılması onun yalnız fikri ve ahlaki değil, mesleki yönünü de ilgilendirmektedir. İddia olunduğu gibi bunu Temelli Senatörler kurduysa ve ceza kanununda bu türlü işlerin suç olduğu açıklanmışsa Temelliler cezalarını görmelidir. Temelliler hakkındaki kovuşturmayı durduran makam, gerekçe olarak ihbarın veya isnadın gayri ciddi olduğunu öne sürmüştür. Peki, Feyzioğlu ne güne duruyor? Bir başkan yardımcısının, şüphesiz resmi istihbarata ve belgelere dayanarak vereceği ifade tamamıyla ciddi olacağına göre gerekli makama bizzat başvurup durumu aydınlatmalı değil miydi? Turhan Feyzioğlu bunu yapmamakla açık yürekli olmaktan kaçınmış bir politikacı durumuna düşüyor ve samimiyetsizlikte İsmet İnönü'den hiçbir farkı kalmıyor.’’
‘’ 1946 seçimlerinde yapılan sahtekârlık sayesinde Ankara'dan seçilmeyen İsmet İnönü ve İstanbul'dan seçilmeyen Recep Peker seçilmiş gibi gösterilerek başkan ve başbakan olmuşlar, fakat bütün dünyanın gördüğü bu iğrenç sahtekarlık dolayısıyla İspanya ve Ürdün'den başka hiçbir yabancı hükümet tarafından tebrik edilmemişlerdi.’’
Atatürk'ün ölümü, bir dönemin kapanışının da habercisiydi. Atatürk'ten sonra liderliği İsmet İnönü devralacak ve köyde eğitim projesini sürdürme görevi ona düşecekti. İnönü, cumhurbaşkanı seçilince kabineyi Celal Bayar kurdu ve milli eğitim bakanlığına Hasan Ali Yücel getirildi. Yücel, hayatını eğitime adamış bir felsefe hocasıydı. Bakanlıkta tam bir devrim yaptı. Üniversiteler kanunu çıkararak özerkliği güvence altına almaya çalıştı. Dünya klasiklerinin çevrilmesi için bir tercüme bürosu kurdurarak 500'den fazla eserin Türkçeye kazandırılmasını sağladı. Ama onu ölümsüzlüğe kavuşturacak asıl projesi Köy Enstitüleri oldu. Yücel'in Milli Eğitim Şurası'nda tartışmaya açtığı bu proje cumhuriyetin en önemli hamlelerinden biriydi. Yücel, bir yasa tasarısı hazırlatarak ülkeyi, tarım koşullarına göre her biri 3-4 ili kapsayan 21 bölgeye ayırdı. Bu 21 bölgenin en uygun yerlerine bire Köy Enstitüsü kurulacaktı. Enstitüler şehirden uzakta olacak ama mümkünse tren istasyonuna yakın bir yere kurulacaktı. Bu enstitülerde köyün kalkınması için gerekli öğretmenler yetiştirilecekti. Ancak öğretmen sadece okuma yazma öğretmekle kalmayacak, aynı zamanda köylüye modern tarım tekniklerinden marangozluğa, müzikten hasta tedavisine kadar her konuda eğitim verecekti. Bir anlamda yerel önder aydınlar yetiştirilecekti.
Geri118
282 öğeden 271 ile 282 arasındakiler gösteriliyor.