_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_
_İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır.
_1-Taş devri_
_a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Yahudiler etkin ve etkileyici bir laik iktidara sadece çok kısa bir süre için sahip olabilmişlerdir. David ve Solomon'un hanedanlarından sonra kuzey ve güneydeki büyük devletlerin İsrail üzerindeki baskıları çok ileri boyutlara ulaşmıştı. Yahudi Krallığı ve İsrail, fethedilme tehlikesiyle karşılaşmıştı, bu tehlike giderek artmaktaydı. Bir kere fethedilince de bundan kurtuluş bir daha mümkün olmamıştır. Yahudiler kağıt üzerinde siyasi bağımsızlığa sahipmiş gibi göründüklerinde bile, varlıklarını ancak bölgedeki büyük devletlerin küçük ve güçsüz bir uydusu olarak sürdürebilmişlerdir. Romalılar Yahudi devletine son verdikten sonra R. Yohanan ben Zakkai Roma tarafına geçerek, sadece gelecek nesil din adamlarını yetiştirebilmek amacıyla bir akademinin açılmasını talep etmiştir. Artık ortaya kralları ve din adamları olmayan bir Yahudilik çıkmıştı. Aslında bu durum üstü örtülü bir şekilde yüzyıllardır devam ediyordu, Romalıların yaptığı şey bu duruma en son darbeyi vurmak olmuştur. Tarihin akışı putlara hayranlık duyanlara karşı, laik gücü savunan peygamberleri haklı çıkarmıştır. Böylece Solomon'un ihtişamlı görünüşüne karşın peygamberlerin öğretileri Yahudi düşüncesi üzerinde baskın çıkarak kalıcı bir etki yaratmıştır. Bundan sonra Yahudiler bir ulus olarak kendi yönetimlerini kuramamışlardır. Tam tersine tarihlerinin daha sonraki dönemlerinin genellikle şiddet kullanma olanağına sahip olanlar tarafından zulüm görmüşlerdir. Hiç kuşkusuz onların bu durumu ulusal alınganlığa, klancılığa, kendini beğenmişliğe yol açmış, bu da Yahudilik içindeki diğer eğilimin temelini oluşturmuştur.
“Aldatmak” kelime olarak kavram olarak üstünde tepinilen ve her kesim ve sosyal bilimle uğraşan her insanın üzerinde illa bir görüşünün olduğu bir şekilsiz buluttur. İlk akla gelen iki insanın birbirini kandırması veya kandırma çabası gibi görünse de bu kavram sadece iki insana indirmek robinson ve cuma’yı gözlemleyip fikir yürütmek gibidir. İnsan
Yahudilik tarihin sonuna (ahiret) inanır. Mesih'in dünyaya dönüp, adil ve mutlu toplum olan kendi krallığını ihya etmesiyle tarihin son bulacağına inanılır. İnançlı bir Yahudi, dünyanın sonu (Mesih) gelmeden bu fani dünyada adil bir toplum düzeninin kurulamayacağına inanır. Bu yüzden bazı Yahudiler İsrail devletini reddediyor. Fakat söz konusu Mesih henüz gelmiş değil, en azından bugüne kadar gelmediği malum. O halde tarihin sonu (ahiret) önümüzde demektir.
İslam bu önemli sorunla ilgili farklı bir yaklaşım benimsedi. Yaşadığı dönemde peygamber bu ölümlü dünyada Medine'de adil bir toplum düzeni yarattı. Kendini peygamber ilan etti -üstelik sonuncu peygamberdi-, dolayısıyla bu peygamber Tanrı'nın krallığını bu dünyada gerçekleştirerek, Yahudilerin Mesih'inin yerini almıştı.
Holokost 'u ancak İsrail'in gücü zirveye çıktığında hatırlayan örgütlü Yahudilik gibi , İsrail de Holokost 'u ancak Amerikan Yahudilerinin gücü zirveye çıktığında hatırladı. Numara şuydu : Orada ve burada, Yahudiler "ikinci Holokost " la karşı karşıyaydılar. Böylece Amerikan Yahudi elitleri, alçakça kabadayılık taslarken kahramanca pozlar verebilirlerdi. Örneğin Norman Podhoretz 1967 Haziran Savaşı'ndan sonra, Yahudi kararlılığını vurgularken şöyle diyordu: " Herhangi bir şekilde, herhangi bir sebepten dolayı bize zarar vermek isteyen kim olursa olsun, direnin.. Bundan sonra artık toprağa sımsıkı basıyoruz" Baştan aşağı ABD tarafından silahlandırılmış İsrailliler, azgın Filistinlilere nasıl cesurca hadlerini bildirirlerse, Amerikan Yahudileri de azgın siyahlara cesurca hadlerini bildirmişlerdi.
Kendilerini savunmaktan aciz insanlara efelenmek: Örgütlü Amerikan Yahudiliğinin cesareti İşte bundan ibarettir.
“İsrail dünyada işkenceyi resmi hale getiren tek devlettir.”
“... dünya üzerindeki hiçbir ülkede resmi ve sürekli işkence İsrail'de olduğu kadar kurumsallaşıp belgelerle sabit hâle gelmemiştir.”
Israil oğulları Mısır'dan M. Ö 1232-1224 yılları arasında kurtulmuş ve Davut döneminde Filitine yerleşerek bi devlet kurmuşlardır. M. Ö 970-933 yıllarında Süleyman dönemi en parlak döenmleridir. Süleyman vefat edince kuzey - güney diye ikiye ayrılır. Kuzeydeki İsrailiya Krallığı M. Ö 721-722 yıllarında Asurlular, Yahuda krallığını ise M. Ö Babillilerce yıkılmıştır. M. Ö 583 te Babillileri yenilgiye uğratan Pers Kralı Sirus'un izni ile Babil'de bulunan Yahudiler, Ezrayı( üzeyr) filistinde bulunan yahudileri tecrit etmesi ve tevratı yeniden yazması için kudüse gönderir. Ezra da sözlü olarsk yaşayan tevratı ilhamla yeniden yazma yoluna gitmiş ve bu konuda önemli katkıları olmuştur Bu açıdan Azra'yı Yahudilik tarihinde özel bir önem matfedilmiş günümüz yahudilerince kendisine Yahudilerin babası ikinci Musa gibi isimler verilmiştir
Siyonist projenin bir ürünü olan İsrail toplumunun bileşenlerinden biri sekülarizmdir. Kurucular “sürgünleri bir araya toplarken” kültürel birliği sağlanmış örnek bir toplum meydana getirmeyi amaçlamışlardır. Bu proje Yahudiliğin etik değerlerini de barındırmakla birlikte modern, geleneksel olmayan bir toplum hayal edilmiştir. Ne var ki İsrail toplumunun üzerinde birleştiği ortak unsur Yahudiliktir ve Yahudilik dinin ve halkın bir araya gelmesiyle oluşur. Din Yahudilikten ayrı düşünülemez.
Bugun icin
Yahudilik de
Hristiyanlik da
Muslumanlik da
Ne kadar izm varsa
Hepsi
Bati romada ortaya çıkartılmış ateist materyalizmin suzgecinden geçmiş inanç sistemleridir
Bu inanc sistemlerini bağımsız bir değer olarak düşünmek gerçekten uzak olmaktir
İslam dünyası diye kastettiği Dünya Müslüman cografya ise
Eğer
Israil üzerinden büyük bir operasyon var ve bu surecte müslüman cografyaya sözüm ona bir uyanış bir birliktelik bir güç entegresi yapacaklar
Dedik ya
Yeni dunya düzeninin inanc sistemi Müslümanlık olacak diye
Lakin
Islam dunyasinin adam olmasi hakikatteki islam olmuş bireylerin adamlığı için bir şey soyleyeceksek
Ancak alemlerin rabbi olan Allahin iradesi ve rububiyeti ile ve ancak ve ancak O nun bilgisi dahilinde açığa çıkacaktır
Gelecegi Allahtan gayri kimse bilemez
Rabbul alemin bizi islam olarak vefalandirsin ve salihlerden kılsın
...şu anki İsrail Devletinin mesihi bir dönem adına ilahi projenin gerçekleştirilmesini istemeye hiçbir hakkı yoktur...
Onun yaptığı sırf bir toprak ve kan demagojisinden ibarettir. Ne halk, ne de toprak kutsaldır ve ne de bunlar dünyanın hiç bir manevi imtiyazına sahiptir.
"Yahudilik için Birlik"in eski başkanı, Haham Elmer Berger, 1968
Tüm bunlarla birlikte, Haredi ideolojisi başka bir takım prensipler konusunda Siyonizm ile çatışmaktadır. En önemli iki örnek, Siyonistlerin tüm Yahudileri ya da mümkün olan en fazla sayıdaki Yahudi'yi bir tek yere toplama ve Filistin'de bir Yahudi devleti kurma hedefleridir. Bu hedef ya da dogmalar, Talmud ve ona ait tefsirlere ilişkin
Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok."
Modernite düşüncesi ve seküler kültür ortaklığında buluşan Yahudilik ve Hıristiyanlık yeni paradigma çerçevesinde Batı-dışı toplumlarla bir çatışma içinde.
Çatışma, en fazla, Seküler Yahudi-Hıristiyan kültürle karşıtlığını sürdüren Müslümanlarla yaşanıyor.
Siyonizmin Filistin'de bir Yahudi devleti kurma fikrinin sonuçları bu çatışmayı en net şekilde gösteriyor.
Siyonist ittifak Yahudi ve Hıristiyanlığın ötesinde bir İslam düşmanlığını bünyesinde barındırıyor
Siyonist İsrail'in Filistin'de Hıristiyanlara ve kiliselere gerçekleştirdiği saldırılara Hıristiyan Batının sessiz kalması Siyonizmin Yahudi ve Hristiyanlığın ötesinde bir ittifak olduğuna işaret ediyor.
Mısır, Irak, Yemen ve Fas gibi Arap ülkelerinin çok eskiden beri var olan Yahudi toplulukları, kimi 1948 savaşından sonra Arap toplumu arasında durumları ve güvenliklerinden duydukları kaygılar, kimisi de İsrail'in aktif politikaları nedeniyle İsrail'e göçmekteydiler. 1948 ile 1956 arasından ülkeye yaklaşık 450 bin Sefarad Yahudisi girmişti. Çoğunlukla Arapça konuşan bu insanlar, Avrupalı kardeşlerinden farklı kültürel normlara, siyasal deneyimlere ve Yahudilik kavramlarına sahiptiler. İsrail toplumuna Eşkanaziler kadar çabuk uyum sağlayamıyorlardı. Büyük bir kısmı ıssız yerlerdeki yeni gelişen kasabalara ya da büyük kentlerin yoksul kesimlerindeki eski Arap evlerine yerleştirildiler. Merkezi otorite tarafından göz ardı edilen, siyasal sistemde gerektiği gibi temsil edilemeyen, eğitime katılım oranları düşük, işsizlik oranları yüksek Sefaradlar, İsrail nüfusunun yoksul kesimini oluşturdular. Aradan geçen yıllarda Sefaradlar (ve İsrail'de doğan çocukları) ile Eşkenazilerin gelir ve sosyal statüleri arasındaki uçurum büyüdü ve sosyal gerilimler yaratmaya başladı. 1970'lerin sonunda Sefarad toplumu ülkenin nüfusunun yarısını oluşturduğundan, sayısal fazlalığı siyasal çevrelerde ağırlığını hissettirmeye başladı.