Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben de.
Gelmek'çün ikinci bir hayata, Bir gün dönüş olsa ahiretten: Her rub açılıp da kainata, Keyfince semada bulsa mesken; Talib bana dönse nazikane; Bir yıldızı verse malikane; Bigane kalır o iltifata, İstanbul'a dönmek isterim ben.
Yavuz Sultan Selim'den itibaren, halifeliğin ve buna bağlı olarak kutsal emanetlerin İstanbul'a taşınması sonucunda, gelenek daha sistematik bir ha almıştır. 17. yüzyıl başında, I. Ahmed'in saltanatı zamanında ise "saltana hukukunun bir nişanı" olarak resmî protokole dâhil edilmiştir. Kılıç Kuşanma törenlerinde; padişahların deniz yoluyla Eyüb Sultan'a gidip, karadan Topkapı Sarayı'na dönmeleri ve dönüş yolunda sırasıyla Yavuz, Fatih, Kanuni ve II. Bayezid türbelerinin ziyareti de gelenek halini almıştı.
Reklam
. Gelmek'çün ikinci bir hayâta, Bir gün dönüş olsa âhiretten: Her rûh açılıp da kâinâta, Keyfince semâda bulsa mesken; Tâlih bana dönse, nâzikâne; Bir yıldızı verse mâlikâne; Bigâne kalır o iltifâta, İstanbul'a dönmek isterim ben. ...
Gelmek'çün ikinci bir hayâta, Bir gün dönüş olsa ahiretten: Her ruh açılıp da kâinâta, Keyfince semâda bulsa mesken; Tâlih bana dönse, nazikâne; Bir yıldızı verse mâlikâne; Bigane kalır o iltifata, İstanbul'a dönmek isterim ben.
Sayfa 59
İlk Kürt başkaldırısını, 1833'de Soran'da Mir Mehmet yapar. Diğer bir güçlü Bey'in, Botan Emiri Bedirhan Bey'in tam desteğini sağlayamaz. Revandız'da döktürdüğü topları, yaptırdığı silahları, mermileriyle, on bin atlı, yirmi bini aşkın yaya savaşçılarıyla, bir yıl süren çatışmalardan sonra, Reşit Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu geri çekilmek zorunda bırakır, Osmanlı'nın "Müslümanlar arasında barış" önerisine, yerli mollalar, "Halife ordusuna karşı savaşan kafirdir!" fetvasıyla destek verince, Mir Mehmet anlaşmaya yanaşır, barış sağlanır. Mir Mehmet, Revandız Valiliği'ne atanır. Istanbul'a Padişah'a bağlılığını göstermeye gider; dönüş yolunda yok edilir. Soran Emirliği bir süre sonra tarihe karışır.
Sayfa 29 - gendaşKitabı okudu
Evrensel Sürgün - Özdemir İnce -1
Arap Poetikası, Şamlı Mihyar 'ın Şarkıları ve New York'a Mezar'ı o yıl Paris'te okudum. 1986 yılında Paris'te bulunuşumun nedeni Arthur Rimbaud çevirimi bitirmekti. Fransızlar zaten bunun için burs vermişlerdi. Bu nedenle New York'a Mezar'ı ancak 1987 yılında dilimize çevirebildim. Adonis'ten yaptığım tek çeviri bu kitaptır. Zaten 1990'dan sonra şiir çevirisi yapmadım. Çeviri programım gerçekleşmişti. Arap Poetikası ve New York'a Mezar'ı okuduktan sonra Adonis'i de bu programa eklemiştim. Adonis'i, Türk şiirinin hizmetine sunacaktım. Türk şiir ortamını, gelenek ve şiirde devrim düzleminde düşünmeye yönlendirebilecektim. Çünkü bir süredir dönemin genç şairleri, geleneğe ve divan şiirine ihanet etme kompleksi yaşamaktaydılar. Siyasette de köşe dönme ideolojisiyle birlikte Osmanlı'ya geri dönüş kıpırtıları başlamıştı. Kitaplardan birincisi bu alanın kuramı, ikincisi ise uygulama örneğiydi. New York'a Mezar'ı 1989 yılında Varlık Yayınları'nda yayınladım. Adonis o yıl TÜYAP Kitap Fuarı için İstanbul'a geldi. İlk gelişiydi. Daha sonraki dönemde sık sık geldi. İdealindeki, "Müslüman halkın yaşadığı laik cumhuriyet" örneğini bulmuştu. Her şeye karşın!
Adonis
Adonis
Özdemir İnce
Özdemir İnce
Sayfa 12 - CAN, Çeviri: Özdemir İnceKitabı okudu
Reklam
Ordu İstifası ve Halka Dönüş
Harbiye Nezareti, “İstanbul'a gel!” diyor. Padişah, "evvela tedbil-i hava al, Anadolu'da bir yerde otur. Fakat bir işe karışma diye” diye başladı. Nihayet ikisi birlikte, “behemal gelmelisin!” dedi. “Gelemem!” dedim. Nihayet 8/9 temmuz gecesi sarayla açılan bir telgraf başı muharebesi esnasında birdenbire perde kapandı ve 8 Hazirandan, 8 Temmuz'a kadar devam eden oyun hitama erdi. İstanbul o dakikada resmi memuriyetime hitam vermiş oldu. Bende aynı dakika 8/9 temmuz gecesi padişaha vazifeyi memuremle beraber silk-i askeriyeden istifamı sundum.
Ah Abdülmetin Balkanlıoğlu (r.a.) hocam sen bu devrin büyük bir alimiydin...
Abdülmetin Hoca da(r.a.) gittiği şehirlerde yürekler fethetti. Muhtaç olanın dinine bakmadığı gibi, insan ya da hayvan olmasına da bakmadı. Bir defasında İstanbul Havaalanı Camii Avlusunda yatan bir adam gördü, yanına gitti, Berlin'den gelen, yol parası bittiğinden dolayı dönüş bileti alamayan, bu yüzden cami avlusunda geceleyen bir Alman olduğunu öğrenince, elinden tuttu, biletini aldı, uçağa bindirip ülkesine gönderdi. "Ben Hz. Muhammed'in talebesiyim." diyerek ona hem Müslümanlığın hem de İslâm'ın güzelliğini gösterirdi.
Leonardo, 2. Bayezid'e bir mektup yazar. Ona, Galata ile İstanbul arasında kurulacak bir köprü tasarısıni sunar. Mektupta, Boğaz'a da açılır kapanır bir köprü yapma fikrinden bahseder. Belki de tarihte Boğaziçi köprüsü fikrinin birinin aklına İlk düşüşüdur bu, kim bilir. Bu projelere olumlu dönüş olmaz.
Sayfa 8 - 2. Bayazıt köprüyü Leonardo'ya değil, yandaşa yaptiracakmis:)Kitabı okudu
İstanbul Ufuktaydı
Gurbetten,uzun yolculuk etmiş ,dönüyordum. İstanbul ufukta'ydı... Doğrulduğumuz ufka giderken ... Sevdalı yüzüşlerle,yunuslar Yol gösteriyordu. İstanbul ufuktan, Simasını göstermeden önce, Kalbimde göründü; Özentili kalbimde bütün çizgileriyle, Binbir kıyı,binbir tepesiyle, Binbir gecesiyle. Yıllarca uzaklarda yaşarken, İstanbul'u hicranla tahayyül ,beni yordu. Yer kalmadı beynimde hayale. İstanbul'a artık bu dönüş son dönüş olsun. Son yıllarım artık Geçsin o tahayyüllerimin çerçevesinde. Bir saltanat iklimine benzer bu şehirde, Hulya gibi engin gecelerde, Yıldızlara karşı, Cananla beraber, Allah içecek sıhhati bahşetse... Bu kafi...!
161 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.