Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Efendim, bu iktidar çok kötü bir iktidar. Bu adamlar çok rezil adamlar. Çok yanlış işler yapıyorlar ve bile bile yapıyorlar köpekler! Memleketi hiç düşünmüyor, hep kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Çoğunluğa yararı olmayacak bir köprüyü, bilmem kaç paralar yedirip elin adamlarına, getirip İstanbul'un tuzu kuruları için, kendi adamları için kuruyorlar!.."
Sayfa 29
Her Dönem Aynı Siyaset!
Efendim, bu iktidar çok kötü bir iktidar. Bu adamlar çok rezil adamlar. Çok yanlış işler yapıyorlar ve bile bile yapıyorlar köpekler! Memleketi hiç düşünmüyor, hep kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Çoğunluğa yararı olmayacak bir köprüyü, bilmem kaç paralar yedirip elin adamlarına, getirip İstanbul'un tuzu kuruları için, kendi adamları için kuruyorlar!
Everest Yay.Kitabı okudu
Reklam
İnsandan her şey beklenebilir, insandan her şey ümit edilebilirdi. En büyük iyilikler de en büyük fenalıklar da!
Sayfa 221Kitabı okudu
Üzülme, insan kısmının her şey başına gelir.
Yattığı yerde cebinden bir sigara çıkardı. Yaktı. Birkaç nefes çekti. Gözünü dumanların oyununa kaptırarak hiçbir şey düşünmemek istedi. Fakat hiçbir şey düşünmemek elinden gelmiyordu...
Reklam
Doğum günü kutlaması
Meryem Suresi 33.ayet; Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır. والسَّلام عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُ وَيَوْمَ أُمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا Biz yakın zamana kadar, doğum günü kutlanmasına hep karşı çıktık; hatta doğum günlerimizi çoğumuz hatırlamak bile istemedi. Haklıydık. Çünkü bize doğum günü
Sayfa 69 - Doğum günü ile ilgili en güzel açıklama
İstanbul
İstanbul'un öyle tılsımlı geceleri olur ki bunlar bizi sessizce bir şefkat gibi sararak ruhumuzun bütün bağlarını, kör düğümlerini çözer, bütün zehirlerini eritir. Bizi hafifleştirir, manevileştirir, yeryüzünden ayırıp bir efsane alemine götürür. Böyle derin bir yaz gecesi İstanbul'un herhangi bir sahilinden ayrılan sandal, mehtaplı sularda yüze yüze semanın yalnızlıklarına çıkar, geçmeyen bir zaman içinde dolaşır, bir insan talihinin en son hudutlarına varır, rüyalar diyarına ulaşır ve bize ebedi saatlerimizi sunar.
Sayfa 135 - EverestKitabı okudu
"Benim artık yaşlı bir adam olduğumun farkında mısın? Defterlerimi kapattım, hesaplarımı gördüm, yavaş yavaş yeryüzünden tutuklamanın zamanı geldi," dedi. "Gel birlikte toplayalım. Ben de çürümekten usandım," dedim. "Yapma sen hala gençsin," dedi . Sen? Daha yarım asır geçirdin bu batasica dünyada." Güldü. "Daha fazla." Gökyüzünü kucaklayan geniş pencerenin önündeki koltuğa oturdu. Arkada İstanbul'un bulutları, duman duman. Gülüşü Uçtu, duman dağılır gibi. Sesi acılaştı. "Benden bir şey bekleme... sana verecek bir şeyim yok" dedi. Başını gökyüzüne çevirdi. Pencere profiliyle doldu.
Reklam
Ne hoş anekdot
Babam ve annem, Anadolu'­ nun ortasına daha yakın olması ve dolayısı ile daha fazla hizmet imkanı sağlayabilir düşüncesi ile Kastamonu'yu tercih edip oraya gidiyorlar. 16/17 Eylül 1919 gecesi, Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasından dört aya yakın bir süre sonra babam, Kastamonu Valisi ve Alay Komutanı ile birlikte Atatürk'ün emrine geçiyor. (Bu iltihak olayı Atatürk'ün nut­kunda yer almış bulunmaktadır.) Kastamonu, Milli Mücadeleye katılmak üzere, İstanbul'dan Anka­ra'ya, İnebolu yolu ile gidenlerin -ki bir süre bu iki şehrimiz arasındaki tek yol burası oluyor- ve İstanbul'dan kaçırılan silahların geçtikleri önemli bir merhale halini alıyor. Bir ara İnebolu Kaymakamının değiş­tirilmesi zorunluğu doğunca, babam bu görevi de kısa bir süre geçici olarak üstleniyor. Aynı yolu izleyerek Ankara'ya gitmekte olan casus Mustafa Sagir hakkında ilk kanıtları saptayanın babam olduğunu, Sa­gir'in zorluk çıkarıyor diyerek babamı Ankara'ya şikayet ettiğini, Atatürk'ün babamın ileri sürdüğü kanıtların değerlendirilmesini iste­diğini, bu araştırmanın casusa idam yolunu açtığını, babamın kendisin­den değil, yakın arkadaşı İsmail Habip Sevük'ten dinlemiştim. (Baba­mın Kastamonu bölgesindeki güvenlik işleri ile ilgili durum üzerindeki bazı notları ve bazı yazışmaları, 1930'larda Antalya Milletvekili olan arkadaşı Ferruh Niyazi Bey aracılığı ile Atatürk'e yollamış olduğunu biliyorum. Sanırım bu belgeler incelenmek üzere bir yerde beklemekte­dir ve belki de araştırmacılarını bulmuştur.)
Buraya gelin arabaları gelmez ya! Elbette cankurtaran gelip ağır yaralıları taşıyacak. Hastalar gelecek. Can çekişen yaralıları taşıyan sedyeler girecek bu kapıdan. Ve hıçkıra hıçkıra, ağlamaktan katıla katıla feryat eden matemliler çıkacak bu kapıdan! Evet, bu kapı hastane kapısıdır. Bu kapının eşiğinden içeri atlayan insanlar arasında ne cins ne mezhep ne itikat ne millet ne de sınıf farkı kalır.
Sayfa 34 - İthakiKitabı okudu
"Efendim ,bu iktidar cok kötü bir iktidar.Bu adamlar çok rezil adamlar.Cok yanlış işler yapıyorlar ve bile bile yapıyorlar köpekler!Memleketi hic düşunmüyor,hep kendi çıkarlarını düşünüyorlar.Çoğunluga yararı olmayacak bir köprüyü,bilmem kac paralar yedirip elin adamlarına,getirip Istanbul'un tuzu kuruları için,kendi adamları icin kuruyorlar!.."
256 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.