Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ren Nehri suyunun akışını tersine çeviren Kürd'ün hikayesi...
2 yaşındaki Alan Kurdî, ailesiyle Avrupa'ya ulaşmak için çıktığı yolculukta, yolculuğun yarısında Akdeniz sularında boğularak hayatını kaybetmişti. Bütün dünya bu fotoğrafla tanımıştı Alan'ı. İşte bu fotoğraf, İsviçre'li bir sanatçı tarafından, İsviçre'nin Basel şehrindeki Ren Nehri köprüsüne resmedilmiş. Bu nehrin suyu, yolculuğu Akdeniz'de tamamlıyor. Alan Kurdî'nin boğularak hayatını kaybettiği Akdeniz. Ren Nehri'nin soğuk suları Akdeniz'e, Akdeniz'in acı hikayeleri Ren'e akıyor... instagram.com/reel/C660YpBolh...
Tasavvufi eğitimde semâ çok önemlidir. Bugün dahi aşını televizyon seyretmenin çocuklarda imajinasyon zayıflığına sebebiyet verdiği, kimi araştırmacılar tarafından dillendirilmektedir. Çünkü televizyonda herhangi bir bilgi, bir görüntüyle beraber verilmekte ve siz o görüntüyü hazır kalıplar olarak almaktasınız. Annesinden, babasından, dedesinden ya da ninesinden masal dinleyerek büyüyen çocuklarda ise durum farklıdır. Beş-altı yaşında bir çocuğu alın, kulağına bir şeyler söyleyin. Çocuk önce şöyle bir dalar... İşte o dalma noktası çok önemlidir. Çünkü gözünün önünde o an bir film çeviriyordur. Sizin verdiğiniz bilgilerle, kendi hayalini kuruyordur. İmajinasyonu aktif hale gelmiştir. Hem beynini hem de kalbini çalıştırmaya başlamıştır. O kişiden daha sonra sanatçı çıkabiliyor, şair çıkabiliyor, başka yetenekler çıkabiliyor.
Reklam
İntihar eden yazar ve şairler (7) Stefan Zweig..
Alman romancı Stefan Zweig, Avrupa’yı kasıp kavuran İkinci Dünya Savaşı çıktığında eşiyle birlikte Arjantin’deydi. Ve bu savaştan dolayı kendisini de sorumlu tutmuştu. Üst düzeydeki sanatçı aydın duyarlılığı, onu böylesine derin bir sorgulamaya itmişti işte. İntihar etmeye karar verdiğinde karısı, “Beni de yanına al” diyerek birlikte intihar etmek istemiş, Stefan Zweig’in bütün itirazlarına rağmen, onunla ayrılmıştı bu dünyadan. Görevliler evlerinin kapılarını kırıp içeri girdiklerinde, Stefan Zweig’le eşinin cesetlerini birbirlerine sımsıkı sarılmış bir durumda bulmuşlardı.
Böyle durumlarda herkes kendi hayatının güçlü bir alışkanlığına, bir takıntısına sığınır. Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, heykeltıraş yontar; bir kaçış vesilesiyle her biri hayatlarındaki en güçlü itici güce yönelerek acısını, içindeki ukdeyi döker. İşte böyle zamanlarda, gerçek bir sanatçı kendinden bir şaheser yaratır.
Sayfa 27 - Kırmızı KediKitabı okudu
İşte gerçek sanatçı duruşu budur! ABD’li Grammy ödüllü sanatçı Macklemore, ” Bana diyorlar ki 'Sana ne siyasetten, savaştan, şundan bundan... Sen sanatına bak, şarkını söyle, sanatçı olmak duygu sahibi olmakla olur, kalple olur, dışarda olup bitene kayıtsız kalırsam o zaman herşeyimi kaybetmiş olurum, eğer ben Filistin’de yaşamış olsaydım ya da Gazze’de, ya da Refah’ta, dünyadaki insanlardan 'Özgür Filistin' demelerini isterdim: Herkes için özgürlük, herkes için eşitlik !”
"Bir soylunun bile başvurmaya çekineceği ölçüde ünlü; bir portreye girişmeden önce modelin fizyonomisini incelemenin doğru olduğunu düşünen; çalışırken izlenmek istemeyen; yapıtları çok pahalı olan ve kimi durumlarda çıkar gözetmeyen bir insan olarak karşımıza çıkan bir sanatçı: İşte, günümüzde de bulabileceğimiz büyük bir ressamın ya da heykeltıraşın ideal portresi değil midir bu? Keşke bizimkilerin tümü de böyle olsa."
Reklam
Eğitimci, öğretimci değilim fakat bazı bildiklerimi size anlatacağım. Geçenlerde integral müfredattan kalktı diye feryat etmiş bazı insanlar. Yurtdışında türev integral gibi dersleri üniversitede öğretiyorlar öğrencilere. Seçtiği dallara göre şekilleniyor öğretim. Ülkemizde liseden itibaren bütün öğrencileri doktor olmak hukukçu olmak için yarıştırıyorlar. Sonuç ne oluyor? Aslında iyi bir müzisyen,iyi bir mimar, iyi bir sanatçı, iyi bir mühendis vb olabiliyorlar. Neden yeteneklerine, ilgi alanlarına göre şekillendirmiyorlar öğrencileri? Bize hep yetersiz taraflarımızı söylediler:“Sen edebiyatta, matematikte yetersizsin onlara çalış.” dendi. Biz hep kendimizi yetersiz hissettik. Halbuki ilgi alanlarımız ya da yetenekli olduğumuz alanlarda kendimizi geliştirmek ve iyi duruma getirmek en doğrusuydu. Biz bunu yapmadık ya da yapamadık. Yurtdışında böyleydi, onlar iyi oldukları konularda en iyisi olmayı hedeflediler ve başarılı oldular. İlkokuldan lise sona kadar 8-10 sene boyunca yabancı dil eğitimi aldık. Sonra ne oldu? Gramer öğrettiler. İngilizce konuşmayı bilmiyoruz. Neden? Çünkü bize İngilizce konuşmayı öğretmediler. İngilizler, Amerikalılar bile grameri bizden daha iyi bilemez buna eminim. Ama konuşuyorlar ve iletişim kurabiliyorlar. Suriyeliler de konuşuyor İngilizce. Biz niye konuşamıyoruz? İşte bu yüzden eğitim modelleri ve eğitim politikaları yüzünden.
Görmüyor musun olup bitenleri ? Etrafımızı berbat bir şekilde kokutmakta olan saçma sapan değer yargıları nedeniyle nefes alamaz haldeyiz. Sen de tiksinmiyor musun bu dünyadan ? Sana da iğrenç, rezil görünmüyor mu yaşanmakta olan her şey ? İşte tam da buna karşı duruyorum. Bir sanatçı olarak, çalışmalarımla buna dikkat çekmeye çalışıyorum.
Sayfa 161Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.