Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Damdan düşeni damdan düşen anlar...
Irvin Yalom'un seneler önce Irene adında bir danışanı olur. Irene'in kocası ileri evre kanser hastasıdır ve ilk seanslarından yalnızca birkaç hafta sonra ölür. Seanslarda hep mesafeli ve kapalı duran Irene, yaşadığı kederin terapisti tarafından anlaşılmadığını hisseder ve Yalom'a karşı gün geçtikçe güçlenen bir öfke beslemeye
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Reklam
Osman Gazi
OSMAN GAZİ Dünyanın en büyük devletlerinden birinin kurucusu Osman Gazi; imanını, azmini harc ederek inşa ettiği, 623 yıl payidar olan, büyük ve şerefli İslam devletini kurucusu büyüğümüz... O'nun, Rıza-i İlâhî uğruna gösterdiği ihlaslı gayretleridir ki, şanlı devleti altı asır üç kıtada payidar kılmıştır. Yine yaptığı Kur'an hizmeti
Postaya Verilemeyecek Mektuplar
Sevgili okur ; Kendimiz, şahsımız, öz benliğimiz ya da çok daha genel kast edilerek edilmiş çok sıradan sayılabilecek birkaç temenni bile çok yanlış anlaşılabiliyormuş, bunu çok acı bir şekilde tecrübe ettim. Monologlardan sıkılma hali; diyalogların en kötü şeklinin bile olma olasılığının bir monologdan çok daha iyi olabileceğini anlatan, aslında çok derin bir ÖZLEM ifadesi idi.😔 Hele ki büyüklenmek, böbürlenmek ya da karşısındaki insanı veya insanları küçük görmek çok acınası bir davranış olduğu kadar, böyle bir algıya yol açmak ve aslında olmadığınız bir şey ile yargılanmak ve hüküm giymek de çok acıklı bir durum değil mi? Buna sebep olduğum için gerçekten çok üzgünüm, hem böyle bir algıya yol açmış olmak hem de bu algı sonucunda böyle bir yargı ile karşı karşıya kalmak, en acı yanı da bu olsa gerek zaten. Hayır; asla sizi yargılamıyorum, suçlamıyorum, tüm sitemim kendime, sadece bilin istedim. Sizce "Sevenin gönlünde umut olmasa" diyen bir insan muhabbet beslediği insana karşı öyle cümleler edebilir mi, böyle bir şey mümkün olabilir mi hiç? Sizi böyle anlamsız ve acımasız bir düşünce hali içine soktuğum için bir kez daha çok üzgün olduğumu belirtir, sizden tüm samimiyetim ile özür dilerim. Saygılarımla... Oy ben ölem 😔😔😔
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Pazar, ruhun dinlenmesi içindir, bedenin değil.
Pazar gününün ismi tarihsel olarak Latince "Dies Solis" (Güneş günü) olarak bilinir. Bu isim, Roma İmparatorluğu döneminde güneşe tapınma geleneğinden dolayıdır. Pazar günü her şeyi yaparım dediğimiz ama pazartesi olunca aslında hiçbir şey yapamadığımızı hatırladığımız gündür... "Pazar günü, haftanın geri kalanından
Reklam
editör - değerlendirme
Mavi kuş yayıneviformamiza editörlük, dosya okuma değerlendirme, kapak tasarımı gibi alanlarda hizmet veren yayinevi ajansımıza dosya başı ve evden çalışacak editör ekip arkadaşları arıyoruz. Edebiyat, iletişim ya da gazetecilik fakültelerinden mezun, yüksek düzeyde Türkçe dilbilgisi ve edebiyat bilgisine sahip, kitap ve yayıncılık konusunda en az 1 yıl deneyimli arkadaşları tercih edeceğiz. Yapılacak iş: Dosyayı sahiplenip geliştirmek, analitik düşünme becerisine sahip olmak, yazarı yönlendirmek, sorunsuz iletişim kurmak. Dosyayı en üst seviyeye taşımak için şu sorulara cevap aramak ve çözümler üretmek: Dilbilgisi kurallarına uyulmuş mu? Eserin bütünlüğünde bir sorun var mı? Hedeflenen okura hitap ediyor mu? Okuru okumadan düşürecek pasajlar var mı? Kurgu örüntüsünde kopukluk var mı? Mantık hatası var mı? Karakterler, okur zihninde bir fotoğraf oluşturacak kadar ete kemiğe büründürülmüş mü ve giydirilmek istenen ruh karakterlere oturmuş mu? Mekân tasvirleri iyi yapılmış mı? Kısa tutulmuş ya da gereğinden fazla uzatılmış bölümler var mı? Eserde verilen bilgiler doğru mu? Kitabın adı dikkat çekecek kadar etkili mi?
Sevgili Karım bunu söylemenin kolay bir yönü yoktu biliyorum ama bende yazıp oraya bir yere göresin bulasın diye bırakmak istemedim. eğer bu mektup eline geçmiş okuyorsan bil ki.. Ben artık yapamıyorum. Burama kadar geldi bu acıyla başa çıkamıyorum. Bu çocuk bakmak gibi bir şey. Sürekli senin neyin olduğunu düşünmek olabilecekleri sayıp
Lütfen okur musunuz??
Arkadaşlar bu platformda hiç bir zaman kimseyle bir samimiyetim olmadı. Bi kaç kişiye bazı sorular sordum o kadar. Şimdi kime ne yazacağımı bilmeden böyle bir yazı yazmak istedim. Sizden ricam bir konuda yardım eder misiniz? Şuan özel ruh sağlığına yatış işlemim yapılmak üzere bende yeni odama alışma faslındayım. Maalesef. Benim sorunum kendim için hiç bir şey yapmam,sürekli birilerini memnun etmeye çalışmam, anksiyete bozukluğu,durduk yere ağlama,sinir krizleri,kendini sevememe,hiç bir yere sığamama,sürekli uyuma isteği,baba kaybı,ölümden korkma, küçüklük travmalarım,iştahsızlık vs vs..... Adını bile okuyamadığım çok uzun bir liste ... Sizden istedğim bana kendimi iyi hissettirecek ,dört duvar arasını cennette gibi yaşatacak kitaplar önermeniz. Kendimi eskisi gibi sevebilmek istiyorum. Cesur ve özgüvenli biri olmak istemiyorum. Eskiden olduğum gibi ...
Çok düşünmek baş ağrısı yaptığından uyku tutmadı hissettiklerimi yazıp rahatlamayı deneyeyim dedim. Bugünlerde küçük bir şeyin etkisiyle kabuğuma çekildim, kaç gündür odamdakilerden uzak hissediyorum, dışarda da pek farklı sayılmaz az konuşuyor, asık suratlı olmayı sevmediğim için bazen küçük şakalara bile gülüyordum. Ama benzetme yapacak olursam
Reklam
yukarıda birisi piyano çalıyor, uyuyacaktım, ben de bir şeyler yazayım dedim. okuyan okur, yaşlanırdı, insan ilk annemden görmüştüm çiçek yetiştirme sevgisini.. sevgi değil de mahcubiyet de diyebilirim ya da pişmanlıklar. belki de günahlarının tohumlarını ekiyordu insan. kederli bir gülüşü var annemin. sahi kederli bir gülüş ne ola ki? gülmeyi unutmak mıydı kederli bir gülüş, yoksa hiç güldürülmemek mi? yaşayıpta yaşamamak varmış hayatta. hiç yaşamamak daha iyi olsa gerek. insan neden çiçek yetiştirir, neden bu zorunluluğa sokar kendini? göremediği sevgiyi çiçeğe mi göstermek ister.. sahi çiçekler ne zaman yüz çevirir ki insana. çevirmez. kitapta okumuştum, adını hatırlamıyorum. gerçi kitap adlarının ne önemi var ki zaten. ne yapacaksın bu kadar çiçeği anne derdim. az gelirmiş zannedersem o çiçekler. kurur, ölür bakmazsan, onlar da can derdi. sahi can mı onlar, böyle can mı olur? kendisini bir yere bağlı hissederse çiçek mi olmuş olur insan, eninde sonunda kuruyacak mı olmuş olur? herkes çiçeklerin güzelliğinden bahsediyor, ama bir çiçek olmak ne kadar zor bir şey olsa gerek hep bir başkasına muhtaç yaşamak, başkaları için bir araç olmak. sonra da kenara atılmak. bu yazının çiçeklerle bir alakası yoktur.
693 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.