Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Herkese merhaba
Bu ay Jaguar kitap Prospero Kitaplığı seçkim Körler Kıssası. Kitabı okuyunca çok sevdiğim yazar Jose Saramago’nun Körlük kitabı geldi aklıma. Hofmann eserinde bedenen hasar görmüş ruhların bu korkunç dünyadaki yaşamlarını konu almış. Bir grup körün dünyasından yansıyanları bizlere aktarmış.
Aslında eser 1568 yılında Hollanda’lı ressam Pieter Brueghel tarafında Körlerin Yürüyüşü adlı tabloyu anlatıyor. Yazar bu tablonun yapılış öncesini, o anını ve arka planında olanları anlatmış. Bir belirsizlik ve kararsızlık silsilesi içinde altı körün nehirin üzerinde çığlık atarak düşüşü resmediliyor. Bu körlerin yalnızlığı, kendi içlerindeki sıkışmışlığı İnsanların farklılıklara karşı tavırları muazzam bir şekilde anlatılmış.
“İnsan dediğin şey hepsi bir vücut bir akıldan ibaret değil midir? Aslında bu kadar aynı iken farklı olabilmeyi nasıl başarır insanlar?” soruları dönüp dolaşır bu altı körün kafalarının içinde. Kendi karanlıklarının içinde onlara eşlik eden hisleridir.
Birbirimizden bizi ayıran farklılıklarımızı görmeden hislerimizle birbirimize ortak olmaya çalışsak dünya nasıl olurdu sizce ?
Bu hikaye insanların acımasızlıklarını, anlayışsızlıklarını gözler önüne seren hayat gerçekliğinden ibaret. Bu seçkinin Tüm kitaplarını beğendiğim gibi bu kitabını da çok beyendim
Herkese keyifli okumalar dilerim
106 syf.
8/10 puan verdi
ilk olarak şu soru ve cevabı ile başlayayım; kitap diğer jaguar yayınlarından çıkan kitaplar gibi ayıla bayıla okunur mu? ayıla bayıla değilse de okunur. ben biraz uzun sürede okudum -e-kitap olarak okumamdan ve telefonumun bozulmasından kaynaklıydı ama bir şekilde tamamladım- .
Alman yönetmen Herzog’un Paris’teki bir arkadaşının hastalanmasını duyması üzerine başladığı bir yolculuk. yürümesi ise hem bir totem hem de kendisi ile başbaşa kalma ihtiyacını karşılayan bir durum.
yazılan kitabımız Herzog’un Münih-Paris arasında geçen 22 günlük yolculuğunda tuttuğu notlar. Herzog kitabın önsözünde notlara baktığında beklenmedik bir hisse kapıldığını ve yazdıklarını başkalarına göstermenin dehşetinin çekingenliğine baskın geldiğini söylüyor. notlarda hem Herzog’un kendi içinde yaptığı konuşmalarını hem de etrafında olanları anlatmasını okuyoruz.
etrafını anlatırken yaptığı betimlemeler bence çok güzeldi. neredeyse salt betimleme olan kitap betimlemelerle boğulmayı sevmeyen bana bile kendini okuttu. birazda bu kitabın sonunda arkadaşının durumunu merak etmemden kaynaklıydı ama okurken zorlanmadım. beni zorlayan tek şey yer isimleri oldu o da biraz yorduğundan kaynaklandı. ha bu arada “kitabın sonunda arkadaşı iyileşiyor mu?” diye sorarsanız da cevabı kitapta.
benim için güzel bir okuma oldu o yüzden ilgisini çekenlere tavsiye ederim. kitaplı günler dilerim
Kitap Ağacı Kocaeli olarak nisan ayı kitabımızdı, Tanrısız Gençlik. Kitabin daha çok isminden ve kapağından haberdardım, hakkında yapılan yorumları okumamıştım. Ama Jaguar Kitap'tan çıkmış olması zaten benim için iyi bir referanstı :)
.
Kitabı bir gecede okudum. Fazlasıyla akıcı, sizin içine alacak bir hikayesi olan bir kitap. Daha önce bu dönem üzerine (Nazi dönemi) çok fazla hikaye okumuş senaryo izlemişizdir, ama bu hikayenin oldukça özgün bir yani vardı. Kurgu ve ilerleyiş hakkında bir şey söylemek istemiyorum, elinize aldığınız gibi bitirebileceğiniz bir kitap. Nazi dönemi üzerine farklı bir kurgu okumak isterseniz tavsiye ederim ve özellikle öğretmen arkadaşlarımızın gelineceğini düşündüğüm bir kitap
.
.
Dilimize böyle güzel kitaplar kazandırdığı için teşekkürler Jaguar Kitap,
Yüreğimizin gırtlağımızda attığı zamanlarımız...Çok zor,çok ağır...Birbirimizin yüzüne bakamadığımız,nasıl olduğumuzu umursamayıp içtiğimiz sudan utandığımız dönem...Üzüntü...Ama daha çon öfke...Unutmamak dileğim...ve bunların hesabının sorulduğu günlere uyanmak...Bu kadarı fazla dedikçe daha ağır yaşatılan bunca şey...
Kendimi toparlamak için seçtiğim kitabım aslında " bir amaca tutunma" nın kitabı.Kuraklık sebebiyle köyü terkeden köylüler var.Ama yaşı dolayısıyla zaten yürüyemeyeceğini,gitse de bir düzen tutturamayacağinı düşünen ihtiyar amcamız kalmaya karar veriyor köyünde.Tek dostu kör bir köpektir.Ve tek bir mısır fidesi.Mısırı yaşatmak,birbirinin açlığına,susuzluğuna saygı duymak,onurlu şekilde hayatta kalmak.Bu kadar kısa bir kitap bu kadar güzel olabilirdi.Teşekkürler Jaguar.
Israil Edebiyati
Kitap kisa hikayelerden oluşuyor.
Kimi hikayeler absürd kimisi mizah kimisi hayal ürünü kimisi de gerçek olay ama yazar her hikaye de vurucu bir nokta yakalıyor. Ben kitaba ismini veren Tanrı Olmak Isteyen Otobüs Şoförü ve Iyi niyet öykülerini beğendim. Ayrıca son kırk sayfalık bölümü uzun bir öykü ya da roman tadında da denilebilir. Ilk öykülerde çeviri kaynaklı devrik cümleler dikkati mi çekti.
Siren Kitap, Jaguar Kitap gibi orijinal eserler yayınlıyor.
"İnsanların pek çoğunun bellekleri, sevmekten vazgeçtikleri ölülerin sessiz sedasız yattıkları terkedilmiş mezarlıklardır. Unutulmayan acı, unutkanlıklarına yönelen bir küfürdür." (s.195)
Tarihi bir romandan çok daha ötesi!
Öncelikle Yourcenar'dan bahsederek başlayım yorumuma. Kendisiyle ilk defa Mişima ya da Boşluk Algısı isimli
Jaguar Kitap'ın güzel be sade kapak tasarımlarıyla çıkardığı kitaplar var.Bence bunlar her okura hitap etmeyen ve çok kişi tarafından da bilinmeyen kitaplar.Onlardan biri de Mezarımdan Yazıyorum.Gördüğüm andan itibaren isminden dolayı merağım uyanmıştı.İş Bankası baskısını kütüphanede bulunca kaçırmak istemedim.
Kitap yazarın kendini ölüm döşeğindeyken tasvir etmesiyle başlıyor ve hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken bu şeridi bizlerde görelim diye kağıda aktarıyor.Ailesini,aşklarını,pişmanlıklarını,iyiliklerini,saçmalamalarını,aydınlanma anlarını ölümü bekleyen bir insanın anlatabileceği en duru haliyle anlatıyor.
Okurken "tüm bunlardan banane" dediğim ve kitabı bırakmak istediğim anlar oldu.Çünkü kitabın ismine bakınca bambaşka beklentilere girmiştim.Daha çok insana ürperti veren,silkeleyen bir tarafı olacağını düşünmüştüm.Bu sebeple tam olarak beklentimi karşılamadı.
Ama son cümleye ve son bölüme gelince de bir "vayyy" demeden edemedim.
Son bölümde tüm zenginliğine rağmen ne kadar boş ve olumsuz bir hayat yaşadığını fakat yine de küçük bir artıyla hayatının sona erdiğini söylüyor ve ekliyor "Hiç çocuğum olmadı,sefaletimi kimseye miras bırakmadım."
Bu cümleyi okuyunca insanın kendini yetiştirmesinin,eğitmesinin ve arkasında anlayışlı,sevecen,vicdanlı,yardımsever,manevi ve dünyevi anlamda kendini geliştiren bireyler bırakmasının önemini bir kez daha kavradım.
Yani Yelizciğim,kitap için harcadığın paralar yüzünden vicdan azabı çekmekten vazgeç
İlk defa bir Murat Menteş kitabı okuduğum için ara ara noluyo ya? dediğim zamanlar çok oldu :) 2-3 sayfada bir ordan oraya savruluyor konu. Takip etmek ve kişileri akılda tutmak başlarda zor oluyor. Kitaptaki kahramanların isimleri çok değişik çünkü :) mesela; Marco Montes, Şifa Şafk, Refik Risk (bunlar asıl kahramanlarımız) , İgor Jaguar, JoJo Jaguar, Apo Calypso... gibi. Ama sonra su gibi akıp gidiyor roman.
Kitap hafızasını kaybetmiş bir şekilde Titanik'te uyanan Marco Montes'in kim olduğunu anlamaya çalışması ve bu sırada başına gelenleri anlatıyor.
Kitabın anlatımını çok sevdim. Hemen hemen çoğu sayfasında altını çizeceğiniz cümleler var ama benim yanımda çoğu zaman kalem olmadığından çizemedim :)
Eğlenceli ve kara mizah olarak nitelendirebiliriz bu kitabı. Farklı bir kitaptı. Benzetmeleri çok sevdim. Diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum :)
Kanını Satan Adam - Yu Hua
“İnsan olmak vicdan ister.”
Bu kitabı ilk kez üye olduğum bir forumda kitap kulübüne seçildiği zaman görmüştüm. Mesleğimden ötürü adı çok ilgimi çekmişti, bundan ötürü merak edip aldım. Açıkçası farklı bir kültüre dair kitap okumak hoşuma gitti, daha önce Çin edebiyatına ait bir kitap okumamıştım. Kitap sizi zorlamayan, basit ve akıcı bir dile sahip. Benim için kısa sayılabilecek 2-3 gün gibi bir sürede bitirdim.
Kitabın konusu Xu Sanguan isimli karakterimizin Mao’nun zamanında uygulamış olduğu Kültür Devrimi sırasında yaşadığı zorlukları, aile ilişkilerini ve geçim sıkıntılarını anlatıyor. Xu Sanguan, köydeki arkadaşları vasıtasıyla kan satmayı öğreniyor ve her çaresiz kaldığında kanını satıyor. Yazar, Mao dönemine ait zorbalıkları, yolsuzlukları ve geçim sıkıntılarını kısa ve öz bir şekilde cesurca anlatıyor. Kitap hayatın içinden bir an gibi, yer yer güldürürken çoğunlukla hüzünlendiriyor. Beni karakterlerle çok bütünleştirdiği için onlar hakkında tedirgin olduğum anlar oldu. Bu kadar etkilendiğim kitap sayısı çok az.
Kitabın çevirmeni Erdem Kurtuldu, eseri Çince aslından çevirmiş. Buna rağmen kitabın akıcılığında bir problem yok, size çeviri kitap okuduğunuzu hissettirmiyor. Jaguar Kitap çeviri, editörlük ve kapak konusunda muazzam iş çıkartmış.
Bu kitabı kesinlikle okumalısınız.
instagram.com/kurgukitapligi
Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitap. Jaguar yayinevi saolsun. Harika kitaplar harika kapak tasarimlari... kitap tek yönlü gibi olsa da cok katmanli. Birçok farkli okuma yorumlama fırsatı veriyor. Oteki olmak devlet olmak ulus olmak sınırlar hakimiyet ozgurluk teslimiyet... katalanca yazan ispanyol yazardan ingiltere irlanda bezeli cikacak konuların bunlar olmasi cok dogal. Okuyun. Pişman olmayacaksiniz.
