‘Hep taşıyamayacağım kadar çok yükü taşımaya çalışırdım ve üstelik kabul edilebilir bir amaç için de değil.’
Sayfa 213Kitabı okudu
Tibetli Guruların Hükümleri’nde insanı yanılgıya düşürebilecek on benzerliğin sıralandığını görüyoruz: 1) Arzu, inançla karıştırılabilir. 2) Bağlılık, iyilikseverlik ve şefkatle karıştırılabilir. 3) Düşünce-süreçlerinin sekteye uğraması, sınırsız zihnin sessizliğiyle –ki asıl amaç budur– karıştırılabilir. 4) Duyu algıları (ya da görüngüleri), Hakikatin açığa çıkmasıyla (ya da görünüvermesiyle) karıştırılabilir. 5) Gerçeğin salt görünüvermesi, tam bir fark etmeyle karıştırılabilir. 6) Dini görünüşte öğretenler, ama uygulamayanlar, gerçek sofularla karıştırılabilir. 7) Tutkunun köleleri, kendilerini tüm geleneksel yasalardan soyutlayıp özgürleştirmiş olan Yoga ustalarıyla karıştırılabilir. 8) Kişisel çıkarlarla yapılan davranışlar, yanılgıya kapılarak özgecilik olarak kabul edilebilir. 9) Aldatıcı yöntemler, yanılgıya kapılarak sağgörülülük olarak kabul edilebilir. 10) Şarlatanlar, Bilgelerle karıştırılabilir.
Reklam
“Motivasyon gücü en yüksek olan yaptırım önerisi hangisidir?” diye sorabiliriz. Hem “suçun yakalanması” kaydı taşımaması, hem bütünüyle bireyin nefs ve duygu dünyasında bazı şeyleri göze almasıyla ortadan kalkmaması bakımından güçlü görünen, hem bu dünya hem de dünya hayatı sonrası için sonuçlar vadetmesi bakımından da bu gücünü derinleştiren
Hümeyra ÖzturanKitabı okudu
Yılmaz Güney’in 1974’te çevirdiği Arkadaş filminde bir kitapçı sahnesi vardır. Yılmaz Güney, Melike Demirağ’a okumasını tavsiye ederek bir şiir kitabı verir: Hasretinden Prangalar Eskittim. Bu sahne belki de kitap için yapılan tek reklam olarak kabul edilebilir.
Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları / Önsöz
An gelir her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne
Onun yaşadıklarını yaşamadığımız müddetçe ne diyebilirdik?
Sayfa 294 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Liberal politikanın ufku ve referansı, kendi çıkarının peşinde koşan, özsevgisini tatmin etmeye çalışan ve kendisini harekete geçiren tutkulu motivasyonlarla tanımlanan bir yeni insandır...Tutkularına zincirlerle bağlı, kazanç ya da övünme zevkleriyle hareket eden arzu varlığı. Ahlâkların ve dinlerin zaaf olarak gördüğü çıkar ve tutku bundan böyle eylemin devindirici gücüdür...'İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme'... John Locke...liberal politik iktisadın en önemli felsefi referansı olarak kabul edilebilir. “ Kendinin sahibi” olan, kendini koruma ve Tanrı’ya şükretme görevine adanmış insanlar toplumunda hareket etmesini sağlayacak eylem ilkelerini içinde taşıyan yeni insan figürünü bu eser şekillendirmiştir...Locke’un tezi bilinmektedir: Tutkularımızı harekete geçiren, bizi eyleme teşvik eden ve davranışımızı yönlendiren şey duyumlardır. Bizi harekete geçiren arzu, bir nesnenin eksikliğiyle birlikte hissedilen kaygı ve rahatsızlığa bağlıdır. Bu rahatsızlık “ insan faaliyetinin temel, hatta tek itici gücüdür” ; böylelikle arzu eylemin tek gerçek devindiricisi olur.
Sayfa 22 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.