Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tamam, haksızlıklara uğradığını kabul edelim. Hatta işin içinde kalp kırmalar, incitmeler, belki de kötü niyet bile vardı. Peki, bu insana ömrünün sonuna kadar senin hayatına hükmetme hakkını verecek misin? Affetmekle kendimize iyilik yapmış oluruz. Eğer affetmezsek yerimizde saymayı kabullendik demektir!
Sayfa 276Kitabı okudu
son cümleyi de kabullendik artık..
"Her şeyi bırakır, başımı alıp giderim diye düşündü. Ama hemen anladı hiçbir yere gidemeyeceğini. Hiçbir yerde hiç kimsenin ihtiyacı yoktu ona. Hayal ettiği hayatı da hiçbir yerde bulamayacağını anlamıştı."
Reklam
Dünyanın katılığına katılıkla cevap veremeyeceğimize göre yumuşaklık gösterip ezilmeyi mi kabullendik?
Deyim yerindeyse Batı'yı safça denebilecek bir coşkuyla ve bir hesaplaşma ihtiyacı duymadan kabullendik.
Sayfa 18 - İz Yayıncılık
Kendini gerçek kılmak isterken tükenen, gerçekliğin pürtük pürtük zeminine tutunmaya çalışırken taşlaşan düşler, düşlerimiz. Hep, sürekli, peş peşe hayal kırıklığına uğradığımız için mi, hayallerimizi hepten kaybettik, kendimizi böylece, bir hayal yoksulu olarak kabullendik? Üzerinde çoktandır hiçbir şeyin bitmediği çorak bir var oluşla yetindik? Sistem miydi, kaderimiz olan bu coğrafya mıydı, insan türü ya da birebir insanlar mıydı, bize çaldığımız, zorladığımız her kapının kulpunun elimizde kalacağını belleten? Ve dünya, onu koparıp alanların, gözünün yaşına bakmadan yutup yağmalayanların dünyasıyken, bizim gerçeğimiz, kırık bir kapı kolu, karanlık bir eşik, el yordamıyla ararken düşürdüğümüz anahtar mıydı? Ütopyanın "hiç-ülke" anlamına geldiğini okumanın, alıntılamanın neye yeteceğini sandık? Hiçliğin çağrısını bir kez olsun işittiğimiz ve kendi yanıtsızlığımızı hissettiğimizde.. Hayatın ya da ölümün yalanlarınca bir kez daha kandırılma korkusu muydu adımlarimızı tökezleten?
Sayfa 90
Hep, sürekli, peş peşe hayal kırıklığına uğradığımız için mi, hayallerimizi hepten kaybettik, kendimizi böylece, bir hayal yoksulu olarak kabullendik
Reklam
"Yıldırımlardan, yer sarsıntısından ve dibe çökmekten korkan kişi, kendisine çok değer veriyor demektir. Oysa farkına varmalı zayıflığının ve korkmalı kayıtsızlığından! Öyle kutlu organlar tahsis edilmiş şekilde doğduk ve kabullendik ki bu büyüklüğü, dünyanın parçaları hareket etmedikçe, gök yankılanmadıkça, toprak çökmedikçe, ölemeyeceğiz, öyle mi!"
Sayfa 222Kitabı okudu
"Sen ve ben çoğu kimse değiliz. Demek ki çoğu kimsenin durumu bize uymaz. Dünyada rahatlık aramıyoruz, dünyanın katılığını olağan karşılamıyoruz ve bu karşılığa katılıkla cevap vermek gerektiğini düşünmüyoruz. O halde dünyada rahat aramıyoruz diye eziyeti onayladığımız söylenebilir mi? Dünyanın katılığına katılıkla cevap vermeyeceğimize göre yumuşaklık gösterip ezilmeyi mi kabullendik? Yenilmeyi mi göze aldık? İşte diyalektik tuzağı. Sen ve ben bu tuzağa yakalanmadığımız kadar insanız."
Kendini gerçek kılmak isterken tükenen, gerçekliğin pürtük pürtük zeminine oturtmaya çalışırken taşlaşan düşler, düşlerimiz... Hep, sürekli, peşpeşe hayal kırıklığına uğradığımız için mi, hayallerimizi hepten kaybettik, kendimizi böylece, bir hayal yoksulu olarak kabullendik? Üzerinde çoktandır hiçbir şeyin bitmediği çorak bir varoluşla yetindik? Sistem miydi, kaderimiz olan bu coğrafya mıydı, insan türü ya da birebir insanlar mıydı, bize çaldığımız, zorlandığımız her kapının kulpunun elimizde kalacağını belleten? Ve dünya, onu koparıp alanların, gözünün yaşına bakmadan yutup yağmaya yağmalayanların dünyasıyken, bizim gerçeğimiz, kırık bir kapı kolu, karanlık bir eşik, el yordamıyla ararken düşürdüğümüz anahtar mıydı?
201 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.