"Toplum kuralları yüreğime çok ağır basıyor, ona çok derin acılar veriyor, göklere yükselemiyorum bu yüzden. Fakat kanunlar, toplum töreleri kadar zalim değillerdir belki. Ah şu toplum!"
"Her ikisine de boyun eğmek zorundayız hanımefendi. Kanun, toplumun sözü; töreler de onun eylemleridir."
Markiz elinde olmaksızın bir tiksinti hareketi yaparak, "Topluma boyun eğmek mi?" diye devam etti. "İyi ama efendim, bütün kötülükler ondan geliyor bize! Tanrı tek bir mutsuzluk kanunu yapmış değil. Fakat insanlar birleşerek onun eserini bozmuşlar. Biz kadınları hırpalayan doğa değil de uygarlık daha çok. ... Bugün toplum, evlilik denen kurum üzerine dayanmaktadır. Fakat toplum, bunun ağırlığını yalnız bizlere yüklüyor. Erkek için özgürlük, kadın için görevler. Şu hâlde, biz hayatımızı sizlere borçluyuz ama siz hayatınızı çok seyrek olarak bize borçlusunuz. Son olarak da bizim körü körüne boyun eğdiğimiz durumlarda erkek, bir seçim yapmaktadır. Her şeyi söyleyebilirim size. Bakın! Günümüzde yapıldığı biçimde evlilik, kanuni bir fuhuş gibi görünüyor bana. Acılarım bundan doğdu."