Annelerin dilleri, hiçbir ideolojinin söylemine sığmayacak kadar kadınca ve sapına kadar gerçekti. Gerçek sözcüklerle konuşuyorlardı; açlık, ölüm, dokunmak, sarılmak, koklamak, doğurmak, büyütmek gibi. Onların gerçek sözcükleri, bütün verili söylemlerden çok daha iyi anlatıyordu, eylemin amacını da, kararlılığını da, insanca olan kaynağını da.