Bu bir dizi sahnesi değil. Gazze'deki bir kadının eşine vedası... Biliyoruz ki bu bir veda değil, sonsuz alemde kavuşmak için sadece kısa bir ayrılık.
"Onlar kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilen kimselerdir." (Bakara Suresi, 146)
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde
Euripides
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca esere dair değildir. Yazarın hayatı, eserleri, yaşadığı çağ, tiyatro anlayışı, mitoloji ile olan bağları ve eleştirel yönünü ayrı ayrı başlıklarda ele almaya çalıştım. Ayrıca modern yazarların Andromakhe mitine getirdikleri yenilikler ve oyunun karakterleri
“Karamazov Kardeşler”le olan maceramı, yaklaşık 3 ayda bitirdim. Defalarca geri dönüşler yaparak okuduğum, sayfalarca not alarak ayrıntıları kaçırmamaya çalıştığım bu kitabı hakkını vererek inceleyebileceğime dair inancım zayıf; mutlaka söylemek istediklerimin bir kısmını unutacağım hissi var içimde. Ama “başlamak bitirmenin yarısı” imiş,
°°#154732904°°
Apartmanın kapısı aralandı. Aralıktan içeriye, süzülen sokak lambasının ışığı düştü. İçeri ilk bir kadın gölgesi adımını attı. Merdivenleri sessizce çıktı. Bugün hiçbir şey yapmamıştı ama çok yorgundu, ruhu yorgundu kadının. Sonra bir ara gözü saatine kaydı "00.00". Durakladı kadın.
Nefesi
İnsanlar arasında oldukça yaygın bir önyargı dayanağı vardır: dış görünüş. Evvela kişiyi, güzelliğine veya çirkinliğine yani göze hitap edip etmemesine göre yargılarız. Bu yargılamayı kıyafetleri, üslubu ve davranışları ile genişletiriz. Toplum acımasız yargılarının oklarını kişiye çevirmekten büyük bir haz duyar. Ve bu okların hedefi olan herkes
Elizabeth Zott’un ‘’Altıda Akşam Yemeği’’ adlı TV programıyla,statükoyu yemek tarifleriyle altüst etmeye kararlı olduğu 1960’lara hoşgeldiniz.
Zamanda yolculuğa hazırmısınız ???
1950-1960’ların dünyasında ataerkil toplumun ön planda olduğu bir ortamda,
(hala öyle olması )
Elizabeth Zott bir bilim insanı ve kimyager olarak hayatını sürdürmektedir.
O bir kimyager’den çok fazlasıdır.
Hastings araştırma Enstitüsünde tamamı erkeklerden oluşan çalışanlarla birlikte Nobel ödüllü kimyager Calvin Evans ile tanışır.
Calvinin düşünce yapısı,Elizabeth’in zekası birleşince ikili güzel bir ilişkinin ortasında bulurlar kendilerini, idealleri uğruna evliliğe hiç sıcak bakmayan Elizabeth için 1960’ların dünyasında evlilik dışı birlikte yaşamak pekte kolay olmamıştır.
Calvin’in ani vedası
Elizabeth’in hayatına bekar bir anne ve tv spikeri olarak devam etmesi ?
Baş karakter güçlü bir kadın,
farkındalık adına okunması gereken bir kadının başarı hikayesi ama erkeklerin okumasını daha çok isterdim
Günümüzde hala kültürel anlamda pek çok konu değişmiş ve düzelmiş değil maalesef çok fazla eksikliklerimiz var.
Kitap hem Amazon 2022 yılının en iyi romanı,hem Goodreads tarafından 2022 yılının en iyi ilk romanı ödüllerini almış ödüllü bir roman.
@altinkitaplar
bibliyofil okuur ile birlikte güzel ve keyifli bir okuma oldu sizlere de okumanızı tavsiye ediyorum
Çalıkuşu’nu ilk kez okuduğumda 11-12 yaşlarındaydım. Yıllardır-bazı yıllar iki ya da üç kez- hiç okumamış gibi döner döner okurum. Feride benim ilköğretimden beri süregelen arkadaşım oldu. Sanırım kariyer planlarımda ve hayata karşı duruşumda da beni fazlasıyla şekillendirdi. Anneme ağlayarak,bende Feride gibi öğretmen olacağım anne, dediğimi bugün mesleğimi yaparken gülümseyerek anıyorum. Televizyona aktarılan kısmında her ne kadar bir aşk anlatılıyor gibi görünse de ben bu romanı, bir kadının toplumdaki tabulara karşı savaşı olarak adlandırıyorum. Feride, annesini ve sonrasında babasını kaybettikten sonra teyzesinin yanına yerleşip, mektep hayatı boyunca başlarda gizlice sevdiği fakat ilerleyen süreçte hayatımın aşkı diyerek nitelendirebileceği Kamran ile yaşadığı birlikteliği okurken kah gülümsetip kah ağlatacak bir aşk yaşıyor. Düğün günü yaptığı vedası, kendinden yaşça büyük doktor ile evliliğinin başlangıcında yazdığı o büyük veda mektubu bence dillere destan diyerek nitelendirilebilir. Romanda Feride’nin Anadolu’ya (canım Bursa’mın Zeyniler köyüne) gittikten ve peşi sıra gelen aslında hayata direnişi yolunda da kadınların ve çocukların, toplumsal baskıların düzeyi gözler önüne seriliyor. Yıllar sonra okuduğum kitaplardan Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu kitabı başucu kitabım diyerek tanımladığını öğrendim. Elinize aldığınızda bırakamayacağınız, hatta yıllar içinde Feride’nin gerçek hayatta var olduğuna inanacağınız bu şaheseri okumanızı tavsiye ederim.
Her kadının bir vedası var işte.
Kimisinin yaşayamadığı gençliğine,
Kimisinin kavuşamadığı sevdiğine,
Kimisinin ise başkalarına adadığı hayatına,
Yani kendine...
Her kadının bir vedası var işte...
Kimisi yaşayamadığı gençliğine,
Kimisi kavuşamadığı sevdiğine,
Kimisi ise, başkalarina adadığı hayatına,
Yani kendine...!
On dokuzuncu yüzyıl İngiliz edebiyatının parlak yıldızlarından biri olan Jane Austen birçok eseriyle öne çıkmıştır. Yazarın eserlerinin günümüzde hâlâ etkili olmasının sebebi bakış açısının entelektüel düzeyde olmasıdır. Bana göre Horace Walpole'ün "Dünya düşünebilenler için bir komedi, duygularına ağırlık verenler için ise bir