'ey çocuklar, iyiler sizsiniz artık
temizler sizsiniz, çiy gibi, kar gibi temizler
bizim bozguna uğramış kuşağımızı okumayın çocuklar
hüsrana uğrayanlarız biz
bir karpuz kabuğu gibi değersiz
çürümüşüz biz, çürümüşüz nallar gibi
bizim haberlerimizi okumayın
okumayın eserlerimizi bizim
fikirlerimizi kabul etmeyin
kusmuk, firengi, öksürük çağıyız biz
dalavere, cambazlık kuşağıyız biz
ey çocuklar
ey bahar yağmurları, ey umut başakları
derin hayatımızda bereket tohumlarısınız
bozgunu bozguna uğratacak kuşak sizsiniz.'
Nizar Kabbani
Grev ve Açlık
«Osmanlı yayılması, Orhan Bey zamanında başlar. Orhan Bey, ele geçirdiği topraklar üzerindeki taşıtlı malları gaziler arasında bölüştürdüğü gibi, taşıtsız malları da gaziler arasında bölüştürdü.»
«Bölüştürme oranının şeriat oranı olduğu anlaşılıyor. Çünkü, önceleri Bey, sonraları Hünkår ve Sultan, ganimetin beşte birini kendi payına çekiyordu.
Sayfa 169 - 170,171,172,173,174,175 Bilgi YayıneviKitabı okudu
Çünkü nisan geceleri soğuktur. Yalnızca geceleri mi? Yirmi üçü civarında hava bozar, bulutlar yere iner, kar yağdığı bile olur. Ne çok tören havanın kötülüğü yüzünden ertelenmiş ya da kapalı yerlere alınıp geçiştirilmiştir. Çocuklar coşkularını ne yapacaklarını bilemezler, ezberlerinde şarkılar ve şiirler ve dans adımları sol ki üç dört ... Sen de ezberlemiştin, evde annene bağıra bağıra okuyordun şiirini. Bazı sözcükleri söylemeyi çok seviyordun. Annen övüyordu seni, güzel okuduğunu söylüyordu. Tören gününden bir hafta sonra, okulun bahçesinde günlük güneşlik bir sabah kürsüye çıkarken öğretmenin şiirde anlatılan bayrağın dalgalanışını el hareketleriyle canlandırmam söyleyince . . . Fiyasko ! Şiiri okuyamadın. Aklın ellerindeydi.
lki günü birbirine karıştırıyorsun. Kalabalık karşısında yaşadığın iki bozgunu: Şiiri unuttuğun o ertelenmiş tören günüyle, saçın uzun olduğu için üç beş kişiyle birlikte bahçede, bütün okulun önünde beklediğin o günü. Bellek en zayıf yerden kopuyor ve yine oradan bağlanıyor, gelip gelip takılacağın bir düğümle.
Söyleyeceğim sözler hayatta kalıp evlerine memleketlerine dönenleri içindir. Yaşadıkları günlerin onların hediyesi olduğunu bilsinler.. Ayaklarına bir potin, sırtlarına bir palto aldıklarında,karlar altında incecik urbalarıyla titreşerek donmuş bu kahraman Neferlerin ruhlarına fatihalar göndersinler, dualarını eksik etmesinler ısınmak için sobanın karşısına geçtikleri zaman, gördükleri kor ateşler ciğerlerini yaksın bu vatanın Kahraman şehitleri içlerini sızlatsın..
Sayfa 201
Sarıkamış..
Mataramda su yok, torbamda azık,
Elbisemiz yırtık, içimiz ezik,
Yol verin dağlarım, yol verin bize,
Çarıkları ıslak askere yazık!
Sayfa 181Kitabı okudu
"Tüfeğini sırtından indirip kucağında taşımak isteyenlerin elleri yanlışlıkla tüfeklerinin demirine dokunursa yapışıyor, derileri kopmadan çekmeleri mümkün olmuyordu.
Bu nasıl bir soğuktu..."
Sayfa 175Kitabı okudu
Ölüm değil Şehadet ..
"Her mihnet kabul, tek ölüm olmasın. Olacaksa da cephede çarpışırken olsun Allah'ım!"
Sayfa 146 - Hikmet ÇavuşKitabı okudu
Bu topraklar kolay kazanılmadı..
- Ne sıkıntın var asker?
- ...
Askerden ses çıkmıyordu. Biraz dikkatli bakan Yüzbaşı Sinan her şeyi anlamıştı. Parmak uçları açılmış ayakkabısı çok şey anlatıyordu.
Asker ayaklarını uzattı, yırtık ayakkabılarını çıkardı.
Çorapları da çıkınca durumun vehameti anlaşılmıştı. Askerin ayakları kırmızı ile siyah arası bir renk almış ve şişmişti.
Sayfa 119Kitabı okudu
"..kolun bittiği yerde bir asker yere çömelmiş, hatta karların üzerine oturmuş, akan gözyaşlarını elleriyle silmeye çalışıyordu.
Yüzü gözü buz kesmiş, yanaklarından süzülen damlalar da donmak üzereydi. Kızaran parmakları hareket etmekte zorlanıyor, hem burnunu çekiyor hem gözyaşlarını siliyordu."
Sayfa 117 - Sarıkamış Harekatı - Kasım 1914Kitabı okudu