Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Yalpağan Yılı'nda olduğumuzun şerefine değerli arkadaşım Emre Bozkuş tarafından hazırlanan Fantastik Öykü ve Resim Seçkisine hoş geldiniz! Hazırladığı öykü ve resim seçkisine ad vermede yerli bir ad yerine Yerdeniz serisindeki yalpağanın adı seçerek Ursula Kroeber Le Guin'in eserlerine olan
Şimdi ki kuşaktan bilen var mı yada öyle şeylere yanaşan var mı bilmem ama bizim doğuluların "kara bayram" dediği bayramlarda ölmüşlerimizin mezarını ziyaret etme geleneğini ilk defa Gönül Dağı dizisinde gördüm. İnşallah diğer dizilerde de genç kuşağa eski geleneklerimizi hatırlatan çalışmalar olur.
Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ezelden ebede müjde taşıyan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Yesi'deki kutsal aşkın mayası
Malazgirt'te Alparslan'ın rüyası
Söğütteki has kilimin boyası
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN
Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı.
– Üşüdün, dedim.
Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım.
– Neden böyle oldun, dedim.
Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
ÖYLE BİR HİKÂYE
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri:
– Atikali, Atikali! diye bağırdı.
Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
O kadar güçsüzüm ki sesim bile çıkmıyor
Saat üçtür belki dört uyusaydım ya keşke
Uyanmaktan korkmasam yüz yıl uyurum sanki
Ağaçlar, evler, kuşlar bile uykuda
Bir garip, bir tuhaf, bir huysuzum ki sorma.
Sana söyleyemediklerimi bak gaybına söylüyorum
İçinden konuşma!
Bu yeryüzü bu gökyüzü iyi güzel amenna
Her işte bir hayır var doğru bunları geçmeyelim
Ama bıktım artık şerden hayır damıtmaktan
Misal şimdi yan yana uyumak var
Uyumamakta hayır var da
Uyumakta ne mahsur var
Bir güzel olsak ya senle bu anlaşmamazlıklar niye
Secdelere küs alnımda bir kara bir kara
Kalksak gitsek ya şimdi
Belki Abant olur belki Porsuğun kenarı
Bayram namazından sonra
Ben anlatsam sen anlasan beraberce ağlasak
Ağlamak anlamaktır benimle ağlasana
Ali Lidar
Bayram şöyle bir sey dedemle aynı yatagı paylaşıyorum ki kendisi horlamanın cem adrianıdır 7 oktava kadar çıkabilir dedem horlama frekansıyla boyutlar arası kapı açabilir kara delik oluşturabilir astral seyahat yapan varsa 6. Astral boyutta harp silahı çalışmıyor dedem horluyor
Kara bayramdı biliyordum,
Canımın en ücra yerleri kanıyordu,
İçime gözyaşlarım akıyordu biliyordum.
En güzel çiçekleri kendi ellerimle
Yerleştiriyordum, uzanıp sarılmak
İstiyordum, biliyordum.
Ölüm bizi ayırıyordu, bir parçam
Artık yoktu biliyordum.
Her şeyi biliyordum ve ağırlığından
Eziliyordum.
Ellerimde papatya kokusu kalıyordu.
Kara bayram diyordu fısıltılar gölgelerde,
Görüyor ve duyuyordum.
Ellerimde papatya kokusu kalıyordu.
Durmadan özlüyordum...
#MAA
İlk sayfalarda kitap beni zorladı. Köy romanı ve köy ağzı kullanılmış. Bunda sorun yok. Fakat akıcı da değildi. Odaklanmak için çok zorladım kendimi. Normalde bu uzunlukta bir kitap elimde çok uzun süre dolaşmaz ama bu dolaştı. Ayrıca beklentim yüksekti. Çünkü bu Türk edebiyatında başına birçok yasak gelen ve dikkat çeken bir roman. Birçok yazarımız gibi Türkiye gerçeklerini önümüze seriyor ama bugün şaşırmıyoruz çünkü toplum olarak kim olduğumuzu tanıdık. Bazı kısımlar ise 18 yaş üstü rahatsız ediciliğe sahip. Cinsel imalar değil ama mesela Kara Bayram'a yaptıkları işkence gibi. Yasaklara karşıyım ama burada yasak koyma sebebi bence kitabın iması mesajı değil sadece. Zaten onu müthiş anlayıp sindirebilecek bir toplum yok. O zamanlar nasıl bilmiyorum ama yasaklar biraz şiddetin görünür anlatılması ile ilgili olabilir. Kısacası beni hayal kırıklığına uğratan bir roman oldu fakat kötü olduğu için değil beklentim yüksek olduğu için.