"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Ve, bitti...
Bu kadar kısa zaman diliminde içinden çıkamam sanıyordum ama uzun süre içimden çıkmayacak bir eser oldu İki Şehrin Hikayesi...
Bir arkadaşın tavsiye ve hediyesi üzerine başlamıştım esere. İtiraf etmek gerekirse ilk iki yüz sayfada esere girmekte oldukça zorlandım. Ama sayfalar ilerledikçe kitap beni kendisine çekti ve son üç yüz
Aydınlığın bu kadar çok şey ifade ettiğini, bu kadar çok anlam içerdiğini düşünmemiştim hiç. Bana sorsanız aydınlık nedir diye, "işte karanlık olmayan aydınlıktır," derdim. Yazar Abdurrahman Seyhan'ın yüreğine sağlık. Öyle güzel anlatımlar ki, hemen orada; o anda ve o mekândaymışsınız gibi hissediyorsunuz ya da o harika lâhzanın içinde olmak istiyorsunuz. Aralara serpiştirilmiş resimler de bu duygularınızı perçinliyor.
Kitabın tamamı alıntı yapılabilecek güzellikte ama o zaman okuyacak olanlara haksızlık olur diye düşündüm, herkes kendi düşlerini kurmalı okurken..
Yazar; kullandığı sade ve doğal anlatım diliyle adeta beni büyüledi, sanki karşılıklı sohbet ediyormuşuz da ben o anki güzelliğe kapılıp gitmişim ve sadece dinlemekle yetiniyormuşum gibi.
Her bölümde çok derin anlamlar içeren dersler ve anafikirler var, anlayana..Odamızdaki kelebeklere duyarsız kalmamak dileğiyle, mutlaka okunması gereken bir kitap diyerek sözlerimi bitiriyorum.
Şikâyet edeceğim tek şey, çok çabuk bitmesi...
"Herkes 'sürüye' katıldığından ötürü güven içerisinde, ...sınırları 'iyice' çizilmiş bir yaşam."
Kafka'nın (1920-23) Jonouch'la konuşması
Öncelikle Dönüşüm, sayfa sayısının azlığına, üslubunun görünüşteki yalınlığına karşılık deyim yerindeyse öyle kolay yutulur lokma değil.
Kolay yutulur lokma olmamasına rağmen neden bu kadar çok
Eser için söylenecek o kadar çok söz var ki incelememi yazarken yazılarımı toparlamak için günlerimi vermem gerekti.
Bu eseri uzun bir tren yolcuğu gibi düşünün, koltuğunuza oturmuş pencerenize yansıyan manzarayı izliyorsunuz. Yolculuğunuz içerisinde birçok durak olacak, her durağınızda ayrı bir yer görecek ayrı bir duygu yaşayacak ayrı birşeyler