Kitabın giriş kısmı:
"1995 yılına ait Körlük insan varoluşunun özü, Tanrı ve Şeytan hakkında bir romandır." cümlesiyle başlamaktadır.
Varoluşun özü
Şeytan
ve
Tanrı
İlk dikkatimi çeken "körlük" tanımlanma şekli:
"Hiçbir şey görmüyorum, yoğun bir sisin ortasında kalmış, bir süt denizine batmış gibiyim, İyi ama körlük böyle olmaz, dedi öteki, körlerin karanlık içine gömüldükleri söylenir,"
Beyaz körlüğün metaforik bir anlamı var mı acaba?
"Hatta körlerin içinde yaşadığı karanlığın sonuçta basit bir ışık yokluğu olduğunu, körlük denen şeyin varlıkların ve nesnelerin görünüşünü basitçe örten, onları kara perdelerinin ardında el değmemiş kılan bir şey olduğunu düşündüğü de olmuştu. Şimdiyse, tersine, öylesine ışıklı, öylesine bütünsel bir beyazlığın içine dalmıştı ki, bu beyazlık nesneleri ve varlıkları emmek yerine, onları yutarak iki kat görünmez kılıyordu."
Karısına kör olduğunu söylediği an etkileyiciydi.
" Kör oldum, seni göremiyorum,"
Doktorun burada geçen ifadesi ne kadarda yerinde söylenmiş bir cümle.
" İyileşebileceğimi düşünüyor musunuz, İlke olarak evet, çünkü hiçbir doku bozulmasına, aileden gelen yapı bozukluğuna rastlamadım, dolayısıyla bu soruya olumlu yanıt vermem gerekiyor, Ama yanıtınız olumlu değil,
***Tedbirli davranmış olmak için, sonradan tersi çıkabilecek bir durum hakkında size ümit vermek istemediğim için, ***