Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
400 syf.
·
Puan vermedi
Ders çalışmayı aksattığım günlere gelsin bu kitap!
Kırmızı Karınca
Kırmızı KarıncaMehmet Ali Çiçekçi · Kırmızı Karınca Yayınevi · 2013235 okunma
Ay burçlarında gezeyim derken gecenin sarnıcına düşüyorsun Kadehleri içip şarabı kırıyorsun Doğuştan askersin savaşı kınıyorsun Bir karınca kadar sabrın yok velilik taslıyorsun Duvar mısın sur musun Köprü müsün han mısın yıkılıyorsun Rolün sembolleri biziz ama aktörlüğünü sen yapıyorsun Biz eser verdik sen tuluat yapıyorsun
Reklam
Abdi Ağa da insan, biz de...
Memede olan olan olmuştu. Gözüne uyku girmiyordu. Düşüncelere kaptırmıştı kendini. Düşünceler kafasına akın ediyordu. Düşünüyordu artık. Dünya kafasında büyümüştü. Dünyanın genişliğini düşünüyordu. Değirmenoluk köyü bir nokta gibi kalmıştı gözünde. O kocaman Abdi Ağa, karınca gibi kalmıştı gözünde. Belki de ilk olarak doğru dürüst düşünüyordu. Kin duyuyordu artık. Kendi gözünde kendisi büyümüştü. Kendini insan saymaya başladı. Yatakta bir taraftan bir tarafa dönerken söylendi. "Abdi Ağa da insan, biz de..."
Sayfa 80
"Ama tarlada kaldım. Olduğum yerde. Uzun zaman oturdum. Başımdan düşmüş yazmayı bile kaldıramadım. Yol boyunca ilerleyen uzun bir karınca sürüsüne takıldı gözüm. Yanıbaşlarında bir insanın acı çekerek oturduğunun farkında bile olmadan çalışıyorlar, çöp ve tane taşıyorlardı. Ben de bir emekçiyim onlar gibi. O ufacık yaratıkları kıskandım. Acı, tasa bilmeden çalışıyorlardı. Savaş olmasaydı karıncaların hayatını kıskanır mıydım? Bunu düşünmek bile utandırıyor beni".
"Umutsuzluk tutsaklığın gıdasıdır. Umutsuzluk köleliğin anasıdır. Umutsuzluk yüreğin yıkımıdır."
Sayfa 192Kitabı okudu
208 syf.
9/10 puan verdi
Yaşar Kemal de bir büyücü olsa gerek..Öyle ki yazıları beni büyülüyor
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,2bin okunma
Reklam
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz?
"Karıncayı bile incitmez." demeyin. Karınca "bile"den bile incinir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.