Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır ki şişeleri, elmasa çevirir; toprağı, altın yapar.
Kastamonu'da ilan edilen Şapka İnkılâbı Şarkta tepkisini gösterdi, isyan ordu kuvvetiyle yatıştırıldı, çok kan döküldü. Fakat "Medenî Kanun" ile "Harf İnkılâbı"nda halk tarafından muhalefet gösterilmedi. Halkın ekseriyeti okuyup yazmadan mahrum olduğu içın, kıyafet ve şekil onu daha çok alâkadar etti. Din adamı olmayan, dînî hisleri bile meşkûk bulunan septik münevverler bile şapka inkılâbırı hoş karşılamadılar Meselâ kalemi gürz gibi kullanıp önüne geleni kırıp geçiren Süleyman Nazif gibi üslûp dâhisi olan bir adam bile "Memleket kurtuldu, fakat kurtan toprağın üzerinde yapılanlara şapka ile tüy dikildi" diyordu.
Sayfa 91
Reklam
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
Gazi Mustafa Kemal Ankara’dan, 24 Ağustos’ta işte bu Kastamonu, İnebolu yolculuğuna çıkıyordu. Bu bölgeyi o zamana kadar görmemiş­ti.
Sayfa 224Kitabı okudu
Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsid âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumî ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun bâhusus avam-ı mü'minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'an'ın i'cazıyla o geniş yaralarını Kur'anın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeğe çalışıyor.
Reklam
Benimle hakikat meşrebinde sohbet etmek ve görüşmek isteyen adam, hangi risaleyi açsa; benimle değil, hâdim-i Kur'an olan üstadıyla görüşür ve hakaik-i imaniyeden zevkle bir ders alabilir.
Biz Nur'un hizmetinde çalıştıkça hem maişetçe, hem istirahat-ı kalbce bir genişlik, bir ferah zahir bir surette hissediyoruz.
Hadsiz şükür ve hamd ü sena olsun ki; Risalet-ün Nur gittikçe parlak, hârikane fütuhat-ı imaniye yapar.
Dünyanın meşakkatleri madem sevab verir, geçerler; o musibetlere karşı sabır içinde şükür ile, metanetle mukabele edilmek gerektir.
Reklam
"ÜMMETİMİN ALİMLERİ BENİ İSRAİL'İN PEYGAMBERLERİ GİBİDİR."(1) Hadis için Demirî ve Askalânî; Aslı yoktur, dediler. Zerkeşî de böyle demiş, Suyuti ise sükut etmiştir." Said Nursî, bu hadisi de diğerleri gibi kaynak vermeden rivayet etmiştir. Hadisin aslı olmadığından haberi de yoktur. Hadis, sadece sika imamların kitaplarından alınır. Hangi hadisin sahih, hangi- sinin zayıf, hangisinin merdut, hangisinin makbul olduğu kendisine müracaat edilen imamlardan alınır. Bu imamların koydukları kaidelerden birisi şöyledir: Bir hadis rivayet eden, senedini açıkça belirtmek ya da kim tahriç etmişse ona isnat etmek zorundadır.(3) 1- Şualar, 80; 486; Kastamonu Lâhikası, 9; Barla Lähikası, 385. 2- Aliyyu'l-Kari, Esraru'l-Merfü'a, 247; Şevkanî, Fevaidu'l-Mecmu'a, 286. 3- Ebû Şehbe, Sünnet Mudafaası, 1/190.
Sayfa 361 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
"Bir saat düşünmek bir yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır."(1) Fakihânî "Fikru saatin..." lâfzıyla zikretmiş ve demiştir ki: Bu (hadis değil), Sırr-ı Sakatinin sözüdür. İbn Abbas ve Ebu'd-Derda: Bir saat fikir, bir gece kıyamdan hayırlıdır, dediler. Bunu Hattabî nakletti ve Suyutî Cami'inde "Bir saat fikir,
Sayfa 289 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Hem Risalet-ün Nur, sair ülemanın eserleri gibi, yalnız aklın ayağı ve nazarıyla ders vermez ve evliya misillü yalnız kalbin keşf ü zevkiyle hareket etmiyor; belki akıl ve kalbin ittihad ve imtizacı ve ruh vesair letaifin teavünü ayağıyla hareket ederek evc-i a'lâya uçar; taarruz eden felsefenin değil ayağı, belki gözü yetişmediği yerlere çıkar; hakaik-i imaniyeyi kör gözüne de gösterir.
Risalet-ün Nur ise, Kur'an'ın bir manevî mu'cizesi olarak imanın esasatını kurtarıyor ve mevcud imandan istifade cihetine değil, belki çok deliller ve parlak bürhanlar ile imanın isbatına ve tahkikine ve muhafazasına ve şübehattan kurtarmasına hizmet ettiğinden; herkese bu zamanda ekmek gibi, ilâç gibi lüzumu var olduğunu dikkatle bakanlar hükmediyorlar.
Ahmed-i Farukî Risale-i Nur hakkında demiş ki: "Mütekellimînden biri gelecek, bütün hakaik-i imaniyeyi kemal-i vuzuh ile beyan ve isbat edecek." Zaman isbat etti ki; o adam, adam değil belki Risale-i Nur'dur. Ehl-i keşf Risale-i Nur'u, ehemmiyetsiz olan tercümanı suretinde keşiflerinde müşahede etmişler, bir adam demişler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.