Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ben bu şehri tanıyorum
Ben bu şehirden korkuyorum, bu şehirde hasta oluyorum , deliriyorum... İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor. Kirlenmiş, bitlenmiş, çamur içinde bir şehir. Dedikodu hastalığında, merhametsiz, sevgisiz, kazıkçı...
Sayfa 44 - yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Deneme Denemesi: Kalınlığı İnceliğinde
Dilini kaybeden bir millet her şeyini kaybeder diyor Peyami Safa. Buradan bir pratikle dili bozulan bir millet bozulmaktan kaçamaz diyebiliriz. Leibniz, 'bana muhteşem bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim' derken büyük milletlerin varlığını diline borçlu olduğunu ifade ediyor diyebiliriz. Bu bağlamda Türk milletinin büyük bir tarihe
Reklam
Ben bu şehirden korkuyorum, bu şehirde hasta oluyorum, deliriyorum... İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor. Kirlenmiş, bitlenmiş, çamur içinde bir şehir. Dedikodu hastalığında, merhametsiz, sevgisiz, kazıkçı... Bu şehir karaborsacıların şehri... Bire bin kazananların, lüksün şehri... Ve bu şehrin dört bir yanını çamur deryası içindeki çerden çöpten gecekondulu, yüz binlerce insanın yaşadığı umutsuz insanların mahalleleri çevirmiş. Ağzını açmış, bir ejderha gibi duruyor.
Bütün kaypaklığına, hoppalığına ve yalancılığına karşın ona güvenim tamdı. Bana yalan söylediğini anladığım anda bile ona güveni­yordum. Yaptığı her yanlış, saçma ve ikiyüz­lü davranış için kendimce birtakım bağışlayı­cı nedenler bulabiliyordum. Aslında bende de biraz yalancılık yok muydu? Ben de dalavereci, kazıkçı ve ikiyüzlü biri değil miydim?
İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor. Kirlenmiş, bitlenmiş, çamur içinde bir şehir. Dedikodu hastalığında, merhametsiz, sevgisiz, kazıkçı... Bu şehir karaborsacıların şehri... Bire bin kazananların, lüksün şehri... Ve bu şehrin dört bir yanını çamur deryası içindekilerden çöpten ge­cekondulu, yüz binlerce insanın yaşadığı umutsuz insanarın mahalleleri çevirmiş. Ağzını açmış, bir ejderha gibi duruyor.
“Kirlenmiş, bitlenmiş, çamur içinde bir şehir.. Dedikodu hastalığında, merhametsiz, sevgisiz, kazıkçı..”
Reklam
Adam kısmı kazıkçı olmayınca dükkancılık edebilemez.
"Ben sevgiden, sevinçten söz açmak istemez miyim, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim? Ben sevinçli adamım. Bu dünya böyle olmasa, böyle kara, karanlık olmasa, ben sevinçten taşar coşardım. Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince... Ne çare, ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden...
...İnsanlar da bunu yapardı. Güvenli tek yer olarak gördükleri geçmişe tutunurlardı. Yeni bir şey denemek veya durumu kabullenmek onları rahatsız ederdi.
Sayfa 104 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
Şu koskocaman şehrin sokaklarında dolaşanların yüzlerine bakın... Yüz mü bunlar! Sararmış, uzamış... Gülmeyi unutmuş... Bu yüzler sevinci unutmuş. Sevmeyi unutmuş, şöyle yürek dolusu, can dolusu, kucak dolusu sevmeyi unutmuş. Ağız dolusu öpmeyi unutmuş bunlar. Gözleri kırgın , yılgın , paslı... Kuşkulu , korkulu , düşmanca... Ben bu şehirden korkuyorum , bu şehirde hasta oluyorum, deliriyorum... İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor. Kirlenmiş , bitlenmiş , çamur içinde bir şehir. Dedikodu hastalığında , merhametsiz , sevgisiz , kazıkçı... Bu şehir karaborsacıların şehri... Bire bin kazananların , lüksün şehri.. Ve bu şehrin dört bir yanını çamur deryası içindeki çerden çöpten gecekondulu , yüzbinlerce insanın yaşadığı umutsuz insanların mahalleleri çevirmiş. Ağzını açmış bir ejderha gibi duruyor.
Reklam
Öylesin, ya da olmak zorunda kalıyorsun:)utanç verici ama doğru
Bütün kaypaklığına, hoppalığına ve yalan­cılığına karşın ona güvenim tamdı. Bana yalan söylediğini anladığım anda bile ona güveni­yodum. Yaptığı her yanlış, saçma ve ikiyüz­lü davranış için kendimce birtakım bağışlayı­cı nedenler bulabiliyordum. Aslında bende de biraz yalancılık yok muydu? Ben de dalavereci, kazıkçı ve ikiyüzlü biri değil miydim?
...... denilen kazıkçı, mezardan babası çıkıp gelse, adamın sırtından kefenini soyar alır. -Hiç de öyle görünmüyor. -Bütün dolandırıcılar gibi...
"İçimden her şeyi bırakıp kaçmak geliyor... Kirlenmiş ,bitlenmiş ,çamur içinde bir şehir.Dedikodu hastalığında ,merhametsiz ,sevgisiz ve kazıkçı ...Bu şehir karaborsacıların şehri..." Yaşar Kemal Emmim
Geceler bitmiyordu ne yapsa. İşin yorgunluğu, biranın düşük alkolü uyumasına yetmiyordu. Tazesini geç, kartları, kullanılmışları bile geçmiyordu ele, düşmüyordu. Ev diyordun, iyisi ateş pahası. Ucuzunda it eğleşmez . Yemek diyordun, kendini sıkmazsan, istedikleri kadar vermezsen yiyemiyordun. Giriyordun bir mağazaya, iyilerinin hepsi kazıkçı. Ucuzları on para etmezdi. Hesaplamadan harcarsan birikmiyordu para. Eee, oğlanın adı Memiş, Almanya'da kazanmış, Almanya'da yemiş! Ne anladık biz bundan ?
Aslında bende de biraz yalancılık yok muydu? Ben de dalavereci, kazıkçı ve ikiyüzlü biri değilmiydim?
150 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.