Dinin emirlerine uymakta gevşek davrananları soruşturdum, onları dikkatlice izledim ve inançlarını sorguladım, onlara dedim ki:
" Dinin emirlerine uymakta neden üşengeç davranıyorsun? Allah'a inandığın halde nasıl içini kederle ya da dünya zevkiyle doldurabiliyorsun? Ahirete inandığın halde ona hazırlanmıyor ve ahireti dünya karşılığında satıyorsan bu ahmaklıktır. Çünkü bire karşı bile iki satılmaz. Sen nasıl oluyor da sonsuzluğu sayılı günlere satıyorsun. Yok, eğer inanmıyorsan o zaman sen kâfirsin demektir. Şu halde imanı aramak için kendini yoklamalısın. İçinde taşıdığın gizli küfrün neden kaynaklandığını düşünmelisin. Sen iman ile bezenmek ve dinin zikriyle şereflenmek için gizli küfrünü açığa vurmuyorsan da davranışlarına yansıyan bu cüretin (vurdumduymazlığın) küfrün alametidir.
İspatlamak...
Belki bilim için çok gerekli bir şey...
Ama inançların ve duygular için ispat aramak hem yorucu hem gereksizdir.
Bazen hiçbir şeye katlanmadan inanmak, kendini emniyetli sulara götürmenin, sağlam limanlara demirlemenin en kestirme yoludur.
Sevgiyi efsane haline getirip hiçbir ispata gerek duymadan ona şartsız bir şekilde teslim olmak.
Çünkü sevgide ispat, çok yorucu bir şeydir.
Çünkü ispat, pozitif dünyaların, akılcı ve mantıkî alemlerin efendisidir.
Duyguların değil...
12 Eylül 2012 tarihinde eylemli mücadelemin ilk konusu partisiz demokrasi ve topluma hizmet konusudur.
Gündemi devrimden uzak tutmak adına sokak köpekleri ile değiştirmek isteyenler beyhude çabalar içindeler.
Devrimin nasıl olacağını ve devrim sonrasını tüm ulus tartışmak ve bu düşüncelere ilave edilecek yeni insanlık devrimi ile çelişki
Herşeyin iyi olacağına dair sonsuz bir umuda kendini kaptırmak yerine, meseleleri açıkça ortaya koyup soğukkanlılıkla çözüm aramak .
İnsanlar ancak böyle çabucak kurtulabilirler beladan, yoksa daha devam eder.
Insan yarımyamalakların hikâyesini ömür boyunca anlatabilir mi? Bu belki de dayanılmaz bir gerginliği ömür boyunca yaşamakla mümkün olur. Böyle bir sinirliliğe ne kadar katlanılabilir? İnsan her an kendini parçalayarak, kendi etinden kanından vererek yaşayabilir mi? Gerçeği aramak bu mudur? Böyle olanları görünce, bu sinirin insanı nasıl dondurduğunu gözledikçe, dehşet içine düşüyorum. Herşeyi yarım yapmış olmanın dehşeti de var bunun içinde. Yeni bir şık belki de tam bilmekle mümkün olur.