Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Standartların ve değer yargıla­rının altüst olduğu bir dönemdeyiz ve toplumumuz Matt­hew Arnold'un deyimiyle "kim olduğumuz ve ne olmamız gerektiği" konusunda bize yol gösteremeyince geriye kendi­mizi aramak kalıyor.
Sayfa 9
Betty'nin mecburi "tatili" Malcolm'a biraz alan açmış olabilir ama zaten gergin olan mali durumuna külfet de eklemişti. 1 Nisan'da yazdığı bir mektubun içine 20 dolar koydu. Betty'ye "büyük bir mali yük" altında olduğunu hatırlatarak, ondan olabildiğince az para harcamasını istiyordu. Ayrıca Detroit'e uçmanın ve orada kalmanın da masraflı olduğunu hatırlatıyordu. Gülünç bir şekilde çelişkili görünen taleplerde bulunuyordu. "Keyfine bakmasını ama zaruri olmadıkça hiçbir şey almamasını istiyordu. Paradan tasarruf etmek için kendisini aramak yerine mektup yazmasını öneriyordu. Hatta mektubunun içine birkaç tane pul da koymuştu. Kendini reddedilmiş ve çıkmaza saplanmış hisseden Betty, yine depresyona girdi. Evlilikten nasıl kurtulabileceğine dair düşüncelerle kendini oyalıyordu. Malcolm o zamana kadar karısını sevgi dolu bir hayat arkadaşı olarak değil, katlanılması gereken bir sıkıntı olarak görüyordu..
Sayfa 164 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah dağ başında kendini aramak bir kış gecesi karlar tüm izleri örterken
Alfa KitapKitabı okudu
Çünkü buyurgan siyasetin besini kendinden korkulması ve nefret edilmesidir; çünkü korkan nefret eder, nefret eden korkar.
Mensup olduğu kültürü her şeyiyle elden geçiren eleştiren eleyen bir kişinin âidiyeti güçleniyor; o kültürün geleceği adına bir ufuk ortaya koymasına imkân veriyorsa o eleştiri yapıcıdır; kırıp dökme değildir.
Ben’in son batışını aramak insanın ayrıcalığıdır ve insan için sevmek, kaderi kabul etmektir, onun için sevmek, en gizli olanın farkına varmak, bilinebilir olmayan geleceğin ve unutulmuşluğa gömülmüş geçmişin gizliliğini bir bütün olarak kabul etmektir. İnsan için kendi unutulmuş geçmişi ve karanlık geleceği olarak sevilen gerçek varlık, içinde taşıdığı kendisi için ulaşılmaz olmasına rağmen, sevgiyi paylaşmak için, en gizli olanı açarak, en derin çukura gömülmüş Öz-Ben’i severek ve sevilmeye hazır olarak açıklamak istediği gizliliğin kabuğundan başka bir şey değildir. Aşk, en gizli olanı keşfetmeye çalışır ve en gizli olanı sunarken, nefret gizli olan hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir şeyin özüyle ilgilenmez, geçmişle, gelecekle, kaderin gizlilikleriyle ilgilenmez, o sadece gerçek olandan, yüzeyden, görünür biçimde var olandan nefret eder. Sevgi, yorulmak nedir bilmeden, tekrar tekrar en gizli olana ulaşmaya çalışırken, nefret, sadece en görünür olanı, öyle bir istisnasızlıkla görür ki, bütün korkunçluğuna ve acımasızlığına rağmen nefret eden iblis, gülünç ve acemi bir etki yaratmaktan kendini kurtaramaz. Nefret eden, büyüteç adamıdır, birinden nefret ederken, onun yüzeyini, nefret ettiği o başın üzefinde rüzgarın hareket ettirdiği saç telinden, ayak tabanına kadar her şeyi bilir. Bilgi almak istiyorsanız nefret edene başvurun, fakat bilmek istiyorsanız sevene.
Reklam
Yalnız kalamayan insan, sürekli meşgul çalan bir telefon gibidir ama farkında değildir. Kendini aramak aklına bile gelmez. Rehberinde koca bir dünya vardır, ama kendisi yoktur.
Kendini Ölçüye Vurabilmek
“Fransızlarda ‘mezar taşları gibi yalan söylemek’ gibi bir tekerleme var. Kendi hayat hikâyesini anlatmak da buna benzer. Önce hafızamızın aynasında sadık akisler aramak ve onları infiallerimizin, egoizmimizin eklediği çizgilerden ayırdetmek kabil mi? Belki otobiyografik bir roman kaleme almak caiz. Ama birkaç sayfada bütün bir ömrün muhasebesini yapmak hem tehlikeli hem abes. Her hâl tercümesi bir müdafaanâmedir. Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en yüksek merhale.” (Jurnal, 27.3.1983)
"Senin gibi birini eğitmeye kimin kalkışacağını merak ediyorsundur herhalde? Belleğinde sa­yısız insanın bilgisine sahipsin diye, kimse sana bir şey öğ­retemez sanıyorsun. Sorun da bu ya! Kendini eğitimli sanı­yorsun, oysa ölü canlar deposundan başka bir şey değilsin. Henüz kendi hayatın yok. Başkalarıyla tıka basa doldurulmuş durumdasın ve hepsinin de tek bir amacı var... ölümü aramak. Bir hükümdarın ölümü araması iyi bir şey değildir. Etrafını cesetlerle doldurursun sonra."
Sayfa 326Kitabı okudu
Uyanık insanları bekleyen tek ama tek bir görev vardı: kendini aramak, kendi içinde bir sağlamlığa kavuşmak, el yordamıyla kendine özgü yolda ilerlemek, yolun nereye çıkacağına aldırmamak.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.