Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap Delisi

"Satranç hayat gibidir David, " demişti babası. " Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazıları ise sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek. "
Reklam
Sana önce en önemli şeyi anlatacağım. İnternet "bedava"diye bir şey yoktur. Bir hizmet için ödeme yapmıyorsan başka biri bunu ödüyor demektir. Bu başka biri de insanlığa olan şefkati nedeniyle bunu ödemiyor. Karşılığında bir şey istiyor. Zamanın, dikkatin ve verilerin.
Sayfa 246Kitabı okudu
Hiçbir kalp gerçekten anlaşılmazdı. İnsanın kendi kalbi bile.
Sayfa 438Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnce buz üstünde yürüyorum- Cem Adrian
Kendimi durmadan o kancadan bu kancaya atlayan ve yaptıklarından hiç ders almayan aptal bir balık gibi hissediyorum.
Sayfa 108Kitabı okudu
bitişler
Kim bilir, belki de insanların sonu, öldükleri gün değil de son kez anladıklarında geliyordur. Belki ölünce gerçekten yok olmuyorsunuzdur da yalnızca ana hatlarınızın göründüğü, ayırt edici özelliği bulunmayan karanlık bir gölgeye dönüşüyorsunuzdur. Zamanla, insanlar sizi unuttukça silüetiniz yavaş yavaş karanlığa karışıyordur. Yeryüzünde adını son kez anıldığındaysa son ayırt edici özelliğiniz, örneğin burnunuzun ucundaki Çiller veya kalp biçimde dudaklarınız sonsuzluğa karışıyordur. Eğer gerçekten böyleyse ölen kişinin adını anmak için beklemeniz gerekir nokta çünkü adı ne zaman son kez andığınızı asla bilemezsiniz. Bir gün bilmeden son kez anlarsınız. Sonra da ölen kişi sonsuza dek yok olur, gider.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Bunca zaman öykümüzü, bizim öykümüz sanmıştım. Meğer senin kendi öykün varmış, benimse kendi Öyküm. Öykülerimiz bir süreliğine çakışınca tek bir öykü gibi gözükmüşler nokta oysa farklı farklı öykülerimiz varmış aslında.
Kendinizi acı çekerken bulduğunuzda bir noktada kendinize şunu sorabilirsiniz: "acı çektiğime dair farkındalığım acı mı çekiyor?"
Hayatımız sürüklenen kumlardan meydana gelen geçici oluşumlardır, bir rüzgarla kurulur, bir başkasıyla yıkılır. Doğru dürüst kurulamadan dağılıp giden nafile oluşumlardır.
Sayfa 374Kitabı okudu
Böyle bir şey var mıydı aslında: insan kendini incitecek şeyleri silip atabilir miydi? Geçmişin içine doğru iyice yayıldık diye yazmıştı Prado. Bunu sağlayan duygularımız, yani derindekiler, kim olduğumuzu ve kendimiz olmanın nasıl bir şey olduğunu belirleyen duygular. Çünkü bu duygular zaman tanımazlar, tanımazlar ve onu reddederler.
Sayfa 354Kitabı okudu
SOLİDÂO FURIOSA. ÖFKELENDİREN YALNIZLIK. Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerini tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja biri son verseydik ve kendimize tutunsaydık bir gün ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik ? çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında ? söylenmeyen sistemlerin sessizliğimi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmaması özgürlüğü mü? Yerlim ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsiz bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesinin düşünmediğimiz için var olan bir korku mu duyuyoruz sonunda? Düşünce ses anne babalar, öğretmenler ve papazlar tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
Adlar, başkalarının bize, bizim de onlara giydirdiğimiz görünmez gölgelerdir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Evin doğası sessizliktir. Odalar, sofralar, merdivenler, Döşemeler sessizlik eğirir.
Bilgelik bir başkasına anlatılamaz; bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa.
Sayfa 141 - Can yayınlarıKitabı okudu
Bu dünyada insan tek bir şeyi arıyorsa, ya bulur ya da aradığı şey onu bulur.
Sayfa 359Kitabı okudu
Devrimler genellikle aç olan insanlar tarafından başlatılır. Tabi, ideolojik devirlerde vardır ama insanların baş kaldırmasının nedeni alternatifin artık yaşanabilir olmadığıdır. Dolayısıyla, çaresiz durumda olmaları gerekir.
Sayfa 238Kitabı okudu
166 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.