Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
CEMAL SÜREYA "Y" SİNİ NASIL KAYBETTİ??? BİRDEN FAZLA HİKAYESİ OLAN BU "Y"NİN EN SEVDİĞİM HİKAYESİ ŞU: Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış. İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş. Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış. Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış. Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar. Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler. Ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak. Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar. Ve sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay. Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı 'Karkoç' olacak. Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olacak. Tahmin ettiğiniz gibi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreyya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından... İşte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur. Peki sonrasında ne oldu? Muazzez Akkaya Sezai Karakoç'un kendisi ile bir iddia sonucu çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramaz ve okulu bırakıp ve memleketi olan Geyve'ye gider. Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen Mona Rosa'yı yazar. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır.
"Emir partisinin hem İngilizler, hem şerifler hem de Osmanlılarla hoş geçinmekten, sonunda kim kazanırsa onun hissesinden mahrum kalmamaktan başka tasaları yoktur. Kervan kervan silahlarımızın ve altınlarımızın çölden getirdiği ses, duadan, vaatten ve mazeretten ibaretti."
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Hikayede, olay ne olursa olsun, zaferi kim kazanırsa kazansın, yenilen kim olursa olsun, gerçek zafer, estetik ve fikirsel sonuçtadır. Hikaye okuru etkilemiş, onun adalet duygularını ayağa kaldırmışsa, hikayede iyi, kötüye yenilse bile sonuç olumludur. Yeter ki okur, iyi için kötüyle savaşa hazır olsun.
CEMAL SÜREYYA'NIN SOYADINDAKİ "Y" HARFİNİN YOK OLUŞ HİKAYESİ Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır..Ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış..İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş..Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış..Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış..Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar..Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler..Ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak..Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar..Ve sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay.. Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı 'Karkoç' olacak.. Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olacak. Tahmin ettiğiniz gibi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreyya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından.. İşte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur.. Peki sonrasında ne oldu? Muazzez Akkaya Sezai Karakoç'un kendisi ile bir iddia sonucu çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramaz ve okulu bırakıp ve memleketi oLan Geyve'ye gider. Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen Mona Rosa'yı yazar.. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır bu şiiri..Ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır... "Mona Roza" Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir..Şiirin her kıtasının baş harfine bakar mısınız... Şehir efanesi olabilir ama Mona Rosa'daki akrostiş bunu ispatlar nitelikte.
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Lola ve Komşu Çocuk
Tarih kitapları yalanlarla dolu. Savaşı kim kazanırsa hikâyeyi o anlatıyor.
Reklam
Emir partisinin hem İngilizler, hem şerifler, hem de Osmanlılarla hoş geçinmekten, sonunda kim kazanırsa onun hissesinden mahrum kalmamaktan başka tasaları yoktu. Kervan kervan silahlarımızın ve altınlarımızın çölden getirdiği ses, duadan, vaitten ve mazeretten ibaretti.
Sayfa 101
Paradoks
Paradoks Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki oluşturması veya sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır. Türkçe'ye, Fransızca "paradoxe" sözcüğünden giren paradoks sözcüğünün, etimolojik anlamda kökeni
Bir akşam, Ankara Palas’ta yemek yerken, yandaki masada İtalyan büyükelçisini gördü. Arnavutluk elçisi de oradaydı. Gazi; o akşam içkili değildi. Ama kendini içmiş göstermek daha işine geldi. Arnavut’a doğru eğilerek, “Asaf Bey,” dedi. “Gazetelerde acayip resimler görüyorum. Neler oluyor sizin Arnavutluk”ta? Operet mi oynuyorsunuz?” Bunu söylemekle, Kral Zogu’nun şatafatlı üniformalarına taş atıyordu. “Hem,” diye devam etti. “Cumhuriyetten ne kötülük gördünüz? İlle de başınıza bir kral geçirmeye ne lüzum vardı? Üstelik, güttüğünüz siyaset de çok tehlikeli; İtalyanlar Balkanlara sızmak için sizi maşa olarak kullanacaklar. ”İtalyan büyükelçisi söze karışmak istedi. Atatürk, ona döndü; sözlerini herkesin duyması için tercümana yüksek sesle tekrarlatarak, Antalya’yı isteyen İtalyan öğrencilerinin Roma’daki Türk Büyükelçiliği önünde gösteri yapmalarına takıldı. “Antalya bizim İtalya’daki elçiliğimizin cebinde değil ki,” diye açıkladı. “Antalya buradadır. Ne diye gelip almıyorsunuz? Ekselans Duçe’ye bir teklifim var. Askerlerini karaya çıkarsın, ondan sonra savaşalım. Kim kazanırsa Antalya onun olur. ”Büyükelçi, “Bu bir savaş ilanı mı ekselans?” diye sordu. Atatürk, “Hayır,” dedi. “Ben burada herhangi bir vatandaş gibi konuşuyorum. Türkiye adına savaş ilan etmeye yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi yetkilidir. Ama şunu da kafanızdan çıkarmayın ki, Büyük Millet Meclisi, zamanı gelince, benim gibi basit yurttaşların duygularını da göz önüne alır. ”Atatürk bunun arkasından, hesaplı boşboğazlığının sonucundan memnun olarak, otelden ayrıldı.
Altın Kitaplar YayıneviKitabı okudu
"Tarih kitapları yalanlarla dolu. Savaşı kim kazanırsa hikâyeyi o anlatıyor."
Reklam
Kabus..
Gecenin dördüydü.. Telefon ısrarla çaldı. Renk duymamazlıktan geldi en başta. Ama inadına çalıyordu sanki. Kafasını yastığın altına soktu. "Hayır ya hayıır" diye inledi, huzursuzca. Kafasını çıkardı yastığın altından ve "Allah aşkına kimsin ya?" dedi. Telefonu aldı. Arayan Yekta'ydı. Bir an anlayamadı. "Hı?" dedi,
Teknolojiyi kullanan muhalif gruplar:örneğin Fiat şirketi adına sahte basın bildirileri yaymayı başaran bir siyasi grup,Fiat şirketine üstünlük sağlayabilir,onu zarara sokabilir.Ancak bu durum,Fiat'ın işe alacağı daha becerikli bir başkasının,bu gruba atfen sahte basın bildirileri yaymasına dek sürer.Savaşı kim kazanırsa kazansın,sonuçta kazanan yeni Patron olacaktır
Yeni Patron olacaktır.
614 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.