- Eskiden: Arkadaş olma kriteri aynı mahallede olma veya aynı okulda olmaydı.
+ Şimdi: Takipçilerinin sayısına göre.
- Eskiden: " Bu kız veya erkek bana bakmaz çok zengin " derdik. + Şimdi: " bu kız veya erkek bana cevap bile vermez " Bak kaç bin takipçisi var der olduk.
- Eskiden: Arkadaş yiyeceğini paylaşınca mutlu
Öncelikle başlığı merak ediyorsunuzdur. Bu cümle 4 yaşında bir kızın, ablasının öğretmenine kurduğu cümle. Olayı kısaca özetleyeyim size.
"-Sana dondurma almamı ister misin?
+İstemem.
- Aaa yemek de yemek istemiyorsun! Hasta mı oldun sen birtanem?
+Yemek yemek istiyorum. Dondurma istemiyorum. Onun içinde süt var. Süt istemiyorum.
- Hay
"Olmasaydı sonumuz böyle!"
Şiştt...
Sakin.
Spoiler falan vermedim.
Ama ne olur benden bu kitabı spoiler vermeden incelememi beklemeyin, yine de elimden geleni yapacağım. En son Martin Eden beni bu kadar yakmış, yıkmıştı. Ama Martin için üzülmüştüm o kitapta. Bu kitapta kime tutunduysam kaldı elimde.
Ağaca güvendim çürüdü. İnsana
Bugün okuma kitapları satım pazarda
Bir abla geldi dediki kaç lira 2 lira dedim baktım abla 2 3 tane aldı dedim abla kime alıyorsunuz şu sözleri kullandı bana içim yandı dediki; 13 yasında bir kızım var görme engeli roman kitapları okuyorum ona çok seviyor dedi ve onu dedikten sonra boynumu büktüm benden hediye olsun dedim abla dediki hayır sende paranı kazanıyorsun dedi işte bunu anladım o güzel kalpli ablamdan bu hayata her anne vardır ama en iyi anne çocuklarına değer veren ve merhametli annedir..!
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Sessizce hayatını sürdüren kadınlar var
Kendinden başka kimseye zararı dokunmayan
İçindeki acıları, Yüzlerindeki tebessümle örterler
Bazıları uykuyu çok sever,
Onlar için geçici olsa bile bir kurtuluş sayarlar,
Yorgunluklarıni kalbinde taşıyan,
Gündüzleri tebessümlerle gizler,
Geceleri ise yalnızlığa sarılan her şeyi bildiği halde yine de ayakta
Neden Tolstoy okumalı?
Zamanında çok yakışıklı bir topçu subayı olduğu için mi?
Üşenmemiş 1800 sayfalık kitap yazmış diye mi?
En bilinen iki Rus yazardan ismi daha kısa olanı diye mi?
Hristiyanlığı yerin dibine sokarken Müslümanlığı yücelttiği ve o kadar iyi gizlendiği için Rusya'da halen bulunamayan Hz. Muhammed kitabını yazdı diye mi?
Ak
Adam "Ne yaşadım ben... Ve yaşamaktayım. Evet, sonunda bir döngüyü kırdım... Fakat başka döngülerin eşiğindeyim şimdi. Onlara, diğerlerine ne anlatabilirim gerçekten... Belki onlara yarımlığımı, eksikliğimi anlatabilirim. Karanlığımı ve Gölge benliklerimi anlatırım belki. Belki tüm varlığımla içinde olduğum, hissettiğim rüyalarımı anlatırım. Kendime, hayata yabancılığımı da anlatsam, fazla mı olur... Peki gerçekten ne anlatmak istiyorum ben ve kime anlatacağım bu kadar şeyi... Önce kendime sonra dostlarıma anlatırım belki."
Gözlerini karanlığın, Kambur Balinanın Midesinde açan Adam oraya nasıl geldiğini anlamaya çalışır. Uyandığı andan öncesini hatırlayamaz. Kafasının içinde birbirini boğan düşüncelerin, seslerin arasından sıyrılıp hayatta kalmaya ve içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamaya, anlamaya çalışır.
“Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.”
kitapyurdu.com/kitap/kambur-ba...