... sana sorsam  desem ki ben: -《Keçilerimizin       kıvırcık uzun                 tüyleri dökülüp,       iki başlı memelerinden       iki kol ışık gibi  akan
Sayfa 204 - Taranta Babu'ya 7.mektup
Nietzsche'nin Ahlakın Soykütüğü'ndeki iddiasını göz önünde bulundurmalıyız: "Yapma, eyleme, oluş fiillerinin ardında bir 'varlık’ yoktur: 'yapan' yalnızca yapılana eklenen bir kurgudur mesele yapılandan ibarettir." Nietzsche muhtemelen bunu öngörmemişti ve tasvip etmezdi ama önermesinin doğal sonucu olarak diyebiliriz ki: Toplumsal cinsiyet ifadelerinin ardında bir toplumsal cinsiyet kimliği yatmaz, o kimlik, tam da kendisinin birer sonucu olduğu söylenen "dışavurumlar”, “ifadeler” tarafından performatif olarak kurulur.
Sayfa 77 - MetisKitabı okudu
Reklam
Birey olarak kimlik bilincini yitiren insanların doğaya aitlik bilincini yitirme eğilimleri de vardır. Yalnızca ağaçlar ve dağlar gibi hareketsiz doğayla organik bağlantı kurma deneyimi değil, aynı zamanda doğanın hareketli parçasıyla, yani hayvanlara karşı empati besleme becerilerinin bir kısmını da yitirirler.
Sayfa 67 - OkuyanUs YayınlarıKitabı okudu
Benzerlik ve farklılıkları ele almak, kültür emperyalizmine karşı kullanılabilecek en güçlü yöntemlerden biridir. Tek taraflı değil, nesnel gerçekliği ele alan bir bakış açısıdır. Benzerlikler (eşitlik değil) ve farklılıklar, bireyi ve toplumları tanımlayan öğelerdir. Farklılıkları abartarak öne çıkarmak kimlik değerlerimizin dengesini bozar. Aynı şekilde sadece benzerlikleri öne çıkarmak, onlara bağlanmak da kişiliği ortadan kaldırır.
Modernizmin etkisindeki akıl, sorgulayıcı, şüpheci, itirazcı ve isyancı. Post-modern anlayışta teslim olmaya değer hiçbir kutsal yoktur. Septik bir mantıkla her şeyi sorgulama ancak sorguyu sonuçlandıramama açmazı var. Hümaniter yaklaşımlar itirazı, imana öncelediğinden beridir ki, insanlar isyanlarda.. Akıl "rasyonalizme", bilim "pozitivizme", insan "hümanizme", hayat "hedonizme", kadın "feminizme", mülk "kapitalizme", birey "liberalizme", din "laisizme" teslim..
Toplumda önemli bir konuma erişmiş kişileri “adam olmuş”, tam tersi konumdakileri de “bir hiç” olarak tanımlamak gibi yaygın bir tavır vardır. Oysa bunlar saçma tanımlamalardır çünkü herkesin kimlik sahibi birer birey olduğu, kişilerin varlığının karşılaştırmaya açık olduğu tartışma götürmez. Ancak bu iki ifadenin sık sık karşımıza çıkıyor oluşu, toplumların bazı grupları nasıl el üstünde tutup diğerlerini yerin dibine batırdığını bir kez daha kanıtlar. Statü sahibi olamamış bireyler toplumların gözünde birer “hiç”tir, onlara sert muamele edilir, renkli kişilikleri görmezden gelinir ve kimlikleri horlanır.
Reklam
827 öğeden 701 ile 710 arasındakiler gösteriliyor.