"Siyasal değişim zorunluluklarının içerisine sıkışan birey; kimlik, meşruluk, temsil, bütünleşme, katılım ve bölüşüm krizlerine muhatap olmuş, her şeyin yenilendiği bu "yeni" dünyada kendisini de yenilemek zorunda kalmıştır."
PROF. DR. NEVZAT TARHAN'IN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ HAKKINDAKİ TESPİTLERİ
Eğer toplumsal cinsiyet eşitliğini “kadın erkek biyolojik olarak eşittir” olarak anlıyorsanız yanlıştır.
Çünkü kadın ve erkek yasalar ve fırsatlar yönünden eşittir ve eşit olmalıdır.
Biyolojik olarak eşit değildir çünkü genleri farklıdır.
Psikolojik olarak eşit değildir çünkü
Uzun süredir bu derece eğitici bir kitap okumamıştım..
Doğrularını bulduğum yanlışlarım..
Eşitlik kavramının anlamını..
Kadın-erkek arasında çocukluktan beri yapılan haksızlıklar..
Bu haksızlıkların için de nasıl bu kadar güçlü kadın olabilmişliğimizin sorguları..
Sorgularım dışında kitaba gelecek olursak;
#chimamandangoziadichie
Bir medeniyet tasavvurunun hakim olduğu ve yaşadığı toplumda, birey bir kişilik ve kimlik sahibidir, bir nispeti ve bir aidiyeti vardır. Dolayısıyla böyle bir bireyin onu diğerlerinden ayıran bir takım özellikleri ya da başka bir açıdan bakıldığında sınırları söz konusudur.
“Memlekette Tanzimat’la başlayan züppe ve köksüz insanla, memleket şartlarının yetiştirdiği hakiki münevver arasındaki farkı göstermek isteyen bir roman.”
- AHMET HAMDİ TANPINAR
Tanzimat döneminde Osmanlı toplumunda oluşan modernleşme çabası önemli boyutlara ulaşmıştır. Osmanlı Devleti bir takım yanlış politikalar ile batılılaşma adı altında
1920´li yıllardan başlayıp Cumhuriyet Dönemini de kapsayan “Toplumcu Gerçekçi” yazarlar eserlerinde yabancılıktan kurtulmuş ve tamamen Anadolu´ya yönelmiştir. Anadolu insanının gerçeğini, toplumsal değişim ile yaşadıkları acıları bu romanlarda işlenmiştir. Bu tür eserlerde ideoloji ön plandadır. Sanatçılar özellikle Marksist düşünceleri
Bir erkek hiçbir zaman, kendini belirli bir cinsiyete ait bir birey olarak ortaya koymakla başlamaz işe: Erkek olduğu kendiliğinden bellidir. Belediye kayıtlarında ve kimlik beyanlarında erkek ve kadın sütunlarının simetrik olması tamamen biçimseldir. İki cinsiyet arasındaki ilişki, iki elektrik akımı, iki kutup arasındaki ilinti değildir. Erkek aynı zamanda hem artıyı hem de nötr olanı temsil eder.
Okuduğum ilk Yaşar Kemal romanıdır. Bir ada hikayesi serisinin ilk kitabı olan roman, mübadele dönemini anlatıyor ve zaman zaman Kurtuluş savaşına göndermelerde bulunuyor. Zülfü Livaneli'nin de dediği gibi gözüyle kartal avlayan yazar Yaşar Kemal olayları anlatırken öyle betimlemeler yapıyor ki sizi adeta romanın içine çekiyor. Ve sanki o tarihte olaylar olurken sizde tüm olup biteni bir köşeden izliyorsunuz. Çok fazla ayrıntıdan hoşlanmayanların zaman zaman sıkabileceğini düşünüyorum. Genele vurduğumuzda anlatılmak istenen: Nedeni ne olursa olsun, din, dil, ırk, mezhep, toprak, gibi bir çok etnik kimlik ve çıkar ilişkilerine dayalı olan savaşların birey ve toplum üzerinde nasıl yıkıcı etkiler bıraktığından, sevgi ve anlayış çercevesinde yaklaştığımızda tüm bu farklılara rağmen birlikte yaşayabileceğimizden ve farlılıklarımızın zenginlik olduğundan bahsediyor. Okunmaya değer, muazzam betimlemelere yer verilmiş bir roman..
Her ebeveynin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap mahremiyet eğitimi, . Yazar mahremiyet eğitimini, çocuğun kendi duygularını yönetebilme ve kendisine zarar verecek birine karşı iç dinamiklerini güçlendirme eğitimi olarak tanımlar. Mahremiyet eğitiminin utandırma ve mahcup etme amacı yoktur yalnızca çocukların kendi duygularını yönetme
Esenlikler! Nurullah Ataç deneme türünde ilk eser veren edebiyatçılarımızdandır. Cumhuriyet Döneminde Türkçe’nin sadeleşme harekatı denilince ilk akla gelen isimlerin başında Ataç gelmektedir. Devrik cümle ile Orhan Veli’yi de yazı hayatımıza kazandıran kişidir ek olarak.
Aranızda paragraf çözenler varsa bilirler ki “eleştirmen” diye bir meslek