Nasihat dolu bir kitap. Fakat klişeleşmiş ve yüzeyselleşmiş türden değil, daha derine inilmiş ve tüm hakikati - iyi veya kötü- barındıran türden. Kudüs halkı soruyor, Kıpti ise tüm bilgeliğiyle cevaplıyor. Umutsuzlukla bütünleşmeye başlayan kimselerin okuması doğru olacaktır, zira bu kitap umut tazeleyebilir. Yenilgi, Yalnızlık, Güzellik, Cinsellik, Sevgi Benimle Asla Konuşmak İstemiyor, Neden Endişe İçinde Yaşıyoruz, gibi sorular ve kavramlar ele alınıyor. Böyle bir süreçte okumak iyi geldi, insanların kötülüğe koşar adımlarla ilerlediği bu dönemde kişi analizi yapabilmek, sergilenen eylemlerin asıl sebeplerini anlayabilmek çok önemli... Son sayfalarda din adamlarının anlattığı hikayeler de ayrıca güzeldi. Başucu kitabı yapılabilir.
Okuyun ve de okutturun :)
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
"Han'ım! Dünyada bilenen harp tarihi içindeki meşhur kumandanlar arasında Halid b. Velid en baştaki yeri almaktadır. Zira o, dehşetli kıvılcımlar saçan adaletli kılıcının kahrıyla İran Sasani devletini neredeyse tarihten silmiş; Bizans ise elini eteğini Filistin, Suriye, güney Anadolu, Mısır ve Kuzey Afrika'dan çekmişti."
"Biz bunlara tam olarak ne ad koyacağız, zafer ve fetih mi diyeceğiz?"
"Bunlar sadece bir toprak ve içi boş zaferler kazanmak değildi elbette; onlardaki yüksek mâna şudur: İran, Rum, Kıpti, Berberi, Hind, Sind ve Türk kavimlerinin de hidayetlerine yol açan kılıçların en meşhuru Halid'inkiydi. Zaferler ise, o kılıçların önlerine çıkan küfür setlerinin yıkılması, Mecusi ateşinin ebediyen sönmesiydi."
Merhamet:
Ağızların iğrenç sakızı!
Cellât (Bazen kendin olursun cellat!), Kâtip, Doktor, bir iki gardiyan, birkaç jandarma; hepsi o kadar... sehpanın altında uzun bir masa, yanında bir iskemle, bir de üstünde bir iskemle... Kıpti, masanın üstünde ipi sabunluyor.
Tek eksik;Adalet!
Geçmişten günümüze var mıdır daha yoksun olduğumuz başka bir
Şimdi kurtların dolaştığı devirdir.
Yusuf kuyunun dibinde,şimdi Kıptilerin nöbeti. Firavun da padişah olmuş,
(Kıpti: Firavunların soyunun dayandığı ırk)
Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Firavun zamanında Kıptiler, kıtlık gelince Musa (aleyhis selam) dan kuşkulanıyorlar. Musa'nın (aleyhis selam) uğursuzluğundandır dediler. Evlerini su bastı, otursalar batıyorlar. Geldiler Musa (aleyhisselam)a "Rabbine dua et, eğer bizden azabı açarsan, sana elbette iman
edeceğiz. Dua etti Musa (aleyhis selam), kalktı tufan. Sözlerinden döndüler, inanmadılar. Bu defa çekirge yağdı gökten... Heryer çekirge... Kaplar, kaşıklar çekirge doldu. Yine geldiler Musa (aleyhisselam)a, yine kaldırdı belayı Mevlâ. Akıllanmadılar.. Bu defa ekin biti musallat etti Mevlâ. Geldiler. "Ya Musa" Gene kaldırdı, gene aynı azgınlık. Bu defa kurbağa yağdı. Evler, kaplar, çanaklar, kaşıklar hep kurbağa. Ağızlarını bir söz söylemeye açsalar, kurbağa atlıyor, ağızlarının içine. Gene dua istediler. Gene aynı şeyler. Bu defa kan yağdı.
Bütün sular kana döndü. Susuzluktan mahvoldular. Beni İsrail içeceği zaman su, Kıptiler içeceği zaman kan. Çevrelerinde yaşayan İsrailoğulları onlara acıdı, gelin dediler bizden su alın. Onların eline geçtiği gibi kap kana dönüyor. Büyük bir leğene koydular, İsrailoğullarıdan biri bir tarafından içiyor ki, kana dönmesin diye. Öbür taraftan Kıpti içiyor. Kıptınin içtiği taraf kan, ötekinin içtiği taraf su. Ağızlarında öbürlerinin ağzına vermeyi denediler, Kıptilerin ağzına kan olarak geçiyor. Demek
"Peki neden kimi insanlar, ötekilerden daha başarılıdır?" Kipti ise şöyle karşılık verdi:
Başkalarının ne düşündüğü, gerçek başarıyı etkilemez. Başarı, senin sevgiyle filizlendirdiğin tohumun sonucudur.