Sait Faik'in kitaplarını orta okul zamanında okumaya başlamıştım. Okul kütüphanesinde okuduğum için kendime ait değildi kitaplar ve şimdi kendi kitaplığımı oluştururken bu güzel insanın kitapları da yer almalı diye düşündüm. 20 hikayenin yer aldığı kitapta, satırları okurken denizi hem görebiliyorsunuz hem de kokusunu duyumsuyabiliyorsunuz. İnsanlıktan, hayvanlara olan sevgiden, doğadan bizi biz yapan her şeyden parçalar vardı. Okurken kendime bol bol ders çıkardım. Örneğin bir hikayede köpeğe zarar vermemek için işinden vazgeçen güzel bir insan varken başka birisi o köpeği öldürmek istiyor. Sahip olunan saat, yüzüne vuran ayna, ilkbahar sevinci ve daha niceleri.
Herkesin okuması gereken bir kitap. #alıntı İnsan olur da haksızlık görmez olur mu? Hişt, hişt!.. Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, hayvandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin!.. Bir hişt hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları... İnsanlardan korkar , insanları sever , onlardan kaçar, hep kötülük görmüştür onlardan, hep itelenmis, hep kakalanmıştır. Kış ne kadar çok, ne kadar uzun olursa olsun; balık ne kadar az çıkarsa çıksın; yine yaz, bildiği gibi mahrumiyetlerin içinden kafasını kaldıracak ve onu bekleyenlere gelecektir. Denize karşı setlerin korkuluklarına dayanarak hem denizi, hem birbirlerinin gözlerinin içini seyredecekler.. Geçen gün yol kenarındaki yeşilliklere basmaya kıyamayarak yola çıkmıştım.