Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Köyün birinde yaşlı bir adam yaşarmış. Oldukça fakir. Ama kral bile onu kıskanırmış. Beyaz bir atı varmış herkesin dilinde olan. Kral atını alabilmek için koca bir hazine teklif etse de yaşlı adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, bir at değil benim için. O benim kıymetli dostum. İnsan dostunu satar mı hiç?” dermiş hep. Bir sabah bakmışlar ki, atın
Yalan; ekonomik bir zorunluluk, politik bir silah, sanatsal bir gereklilik, medyatik bir yöntem, cinsel bir bahşiş ya da toplumsal bir alışkanlık olarak meşruiyet kazandığı anda güçsüzlüğün ve suçun üreme koşulları yerine getirilmiş demektir.
Reklam
Açma düğmesine bastınız mı Televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine, kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz kitap okurken. Kitap, televizyon veya film gibi gözlerinizi, bakışlarınızı bir yerden bir başka yere götürmez. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şeyler yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanı yaşamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır.
Ortada bir kitap duruyorsa birileri okur, yiyecek varsa birileri tırtıklar ve ortada bir silah varsa eninde sonunda illa ki patlar!
Bakmak genellikle tamamen edilgen, okumak ise her zaman bir eylemdir. Bir kez Açma tuşuna bastığınızda, televizyon açılır ve devam eder öylece... Oturup gözünüzü dikmek dışında başka bir şey yapmanıza gerek kalmaz. Oysa kitaba dikkatinizi vermeniz gerekir. Onu hayata getirirsiniz. Diğer medya araçlarından farklı olarak, bir kitap sessizdir. Aniden yükselen müzikle sizi uyuşturmaz, cırtlak gülme efektleri ile sizi sağır etmez veya oturma odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Bunları sadece kafanızın içinde duyabilirsiniz. Televizyon ya da sinemada olduğu gibi kitap gözlerinizi sizin için hareket ettirmez. Aklınızı vermezseniz aklımızı etkilemez, yüreğinizi vermezsiniz de yüreğinize dokunmaz. Sizin için bu işi yapmaz. İyi bir kitabı hakkını vererek okumak, onu kavramak, ondan etkilenmek, onu hissetmek ve aslında o, (onu yazmak dışındaki her şey) olmaktır. Okumak bir işbirliği, bir katılma eylemidir. Bunun herkese uygun olmamasına şaşmamak gerek.
"Rejimi ve toprakları silah korumaz. Milletin yüreği korur."
Sayfa 122 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
McCandless haksızlıkları çok ciddiye alıyordu. Woodson'daki son senesinde, Güney Afrika'da süren ırkçı zülmü saplantı haline getirdi. Arkadaşlarına büyük bir ciddiyetle o ülkedeki silah kaçakçılığına ve ırk ayrımına karşı mücadeleye katılmayı öneriyordu. "Arada bu konuda tartışırdık," diye hatırlıyor Hathaway. "Chris bildik yoldan ilerlemek, sistem dahilinde çalışmak ve sırasını beklemek fikrinden hiç hoşlanmıyordu. 'Haydi Eric, kendi başımıza Güney Afrika'ya gidecek kadar para biriktirebiliriz, hemen şu anda bunu yapabiliriz. Tek mesele karar vermek,' derdi. Yalnızca iki küçük çocuk olduğumuzu, hiçbir şekilde fark yaratamayacağımızı söylerdim. Ama onunla tartışmak imkânsızdı. Yüzünüze bakar, 'Ah, sanırım doğru ve yanlışın ne olduğunu çok da takmıyorsun,' derdi."
Sayfa 135 - Siren YayınlarıKitabı okudu
Enstitülerde öyle her kitap okunmamalıymış, her ileri fikir söylenmemeliymiş. Ya Allah korusun bu çocuklar solcu olursa ne yaparmışısz! O zaman ne vatan sevgisi kalırmış, ne millet düşüncesi. Bu solcu sözünü, gerçek anlamını anlatmadan, iyi veya kötü niyetli insanların eline silah olarak verenler Türk köylüsüne ve Türk devrimine dostluk etmiyorlar.
Sayfa 17
Çevreyi silah sesleri ve ırzına geçilen kadınların çığlıkları sarıyor.
Sayfa 117Kitabı okudu
"Okurken Uyanık Kalmak" adlı makalesinden...
Okumayı seven insan az değil. Çoğunluk değil ama, tutarlı, sağlam bir azınlık. Ve okurlar aldıkları hazzın sadece eğlendirilmekten farkını biliyorlar. İzlemek tümüyle edilgenken okumak daima bir eylemdir. Açma düğmesine bastınız mı televizyon başlar ve devam eder, eder, eder… Oturup bakmaktan başka bir şey yapmanız gerekmez. Oysa bir kitaba dikkat vermek gerekir. Kitabı hayata okur getirir. Diğer tümünün aksine kitap sessizdir. Kitap kişiyi fon müziğiyle uyutmaz, banda alınmış kahkaha sesleriyle kulak zorlamaz ya da odanızı silah sesleriyle doldurmaz. Hepsini sadece kafanızın içerisinde duyabilirsiniz okurken. Aklınızı vermezseniz aklınızı, yüreğinizi vermezseniz yüreğinizi etkilemez kitap. Kitap, sizin yerinize bir şey yapmaz. İyi bir romanı okumak, romanı izlemek, romanı yaşamak, romanı duyumsamak, romanın kendisi olmak, kısacası romanı yazmak dışında ne varsa yapmaktır. Okumak bir işbirliği, bir katılımdır. Herkesin becerememesine şaşmamak lazım yani. Zevk için okuyanların pek çoğu, kendilerinden bir şey kattıkları için içlerinde kitaplara karşı derin, ihtiraslı bir bağ hissederler. Kitap kalıcıdır, oradadır, güvenilirdir. Bir kitap size on beş yaşınızdayken söylediği şeyi elli yaşınızdayken de söyler, ama söylediği o zaman o kadar farklı gelir ki, size yepyeni bir kitap okuyormuşsunuz gibi gelir. Kitabın uzun ömürlülüğü, zeki bir tür olarak devamlılığımızın önemli bir parçasıdır. Kitapların imha edilmesinin barbarlığın son noktası addedilmesi bu yüzdendir.
Versus Kitap Yayınları
594 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.